Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Zehra Gül
Köşe Yazarı
Zehra Gül
 

Pegasus'un diyarı: Tlos Antik Kenti

               Muğla’nın Fethiye ilçesine 42 kilometre uzaklıkta bulunan Tlos Antik Kenti, Likya yol ağı yedi farklı yönden buraya bağlanması, kapladığı alanın genişliği ve sarp kayalıkların arasında korunaklı bir yer nedeniyle şehre “Metropolis” unvanı verilmiştir. Likya birliğinin en önemli 6 şehrinden birisi olarak kabul edilir ve Xanthos, Myra, Olympos, Patara ve Pınara gibi 3 oy hakkına sahiptir. Likya birliğinin en uzun ömürlü merkeziydi ve Pegasus kahramanı Bellerophontes’in yaşadığı yer olarak bilinen Tlos, Likya birliğinin spor, Roma döneminin ise piskoposluk merkeziydi. Tlos ismi ise; Yunan mitolojisine göre Tremilus ile Praksidike’nin dört oğlundan biri olan “Tloos” dan adını aldığı söylenmektedir. Tlos kalesine çıkarken yamaçtaki kayalara oyulmuş tapınak mezarlar dikkat çeker. Bu mezarların en görkemlisi bahsettiğimiz kanatlı at Pegasus’un, üç başlı canavar Chimera ile savaşırken resmedildiği Bellerephontes’e ait mezar anıtıdır. Girişinde iki sütun, üç bölümlü duvar, ortada süslemelerle bezenmiş kapı, iki yandan mezar odasına giden kapılar vardır. Akropolün eteğinde birkaç oturma sırası, stadyum, hamam, tiyatro ve kilise kalıntıları yer alır. Kalenin altındaki düzlükte dokuz metre genişliğinde Likya duvar kalıntıları bulunmaktadır. Altı kemerli kapısı ayakta olan kent agorasının güneyinde Roma Dönemi surları görülmektedir. Anadolu’nun haç formlu bazilikasına benzeyen 84 x 33 metre boyutundaki kent bazilikasından başka bir diğer önemli yapı da Kronos Tapınağı‘dır. Korinth mimari düzende inşa edilen tapınak 15 x 7 metrelik bir alanı kaplar. İlk titan olan ve zamanı yaratan Tanrı Kronos‘a adanan tapınak, MS 2. yüzyıla tarihlenmiştir. Tlos’un ayakta kalan en önemli 2 yapısından biri olan tiyatrosudur. Tiyatro, üç katlı sahnesi ve iki kademeli caveası ile Likya bölgesindeki diğer tiyatrolardan farklılık göstermektedir. Kesin bir bilgi olmamakla birlikte 7-8 bin kişilik bir kapasiteye sahiptir. Buradaki kazı çalışmaları devam etmektedir. Diğer 2 önemli yapısından birisi de stadyumudur. Roma döneminde yapılan stadyum, dokuz oturma sıralı olup 2500 kişiliktir. Stadyumun ortasında bulunan dikdörtgen biçiminde bir havuz vardır. Bu gibi farklı yapıların olmasından dolayı bu bölgenin spor aktivitelerinin dışında dini ve sosyal amaçlarla da kullanıldığı söylenmektedir. Tlos antik kentinde büyük ve küçük 2 adet hamamı vardır. Büyük Hamam’ın günümüze ulaşan kısmı bence daha güzel görünüyor. Büyük olan hamama aynı zamanda Yedi Kapı(Seven Gates) da deniliyor. Gerçekten de 7 tane ark(yay-kavis) yapısı, kendisini günümüze kadar muhafaza edebilmiş. Erken Roma Dönemi’nde inşa edilen bu hamam, M.S 11. yüzyılda kiliseye çevrilmiş. Bu yüzden bu bölge aynı zamanda Hristiyanlık için de büyük bir öneme sahiptir. Kentin en ilgi çeken noktalarından biri Nekropol alanıdır. Gösterişli bir düzenlemesi olan mezarlar ana kayaya oyularak yapılmışlardır. Kentte sadece oda gömütler değil, Likya tipi kapalı lahitler ile Roma döneminde kullanılmaya başlanan üçgen alınlıklı kapaklı lahitler de görülmektedir.
Ekleme Tarihi: 30 Mart 2020 - Pazartesi

Pegasus'un diyarı: Tlos Antik Kenti

              

Muğla’nın Fethiye ilçesine 42 kilometre uzaklıkta bulunan Tlos Antik Kenti, Likya yol ağı yedi farklı yönden buraya bağlanması, kapladığı alanın genişliği ve sarp kayalıkların arasında korunaklı bir yer nedeniyle şehre “Metropolis” unvanı verilmiştir. Likya birliğinin en önemli 6 şehrinden birisi olarak kabul edilir ve Xanthos, Myra, Olympos, Patara ve Pınara gibi 3 oy hakkına sahiptir. Likya birliğinin en uzun ömürlü merkeziydi ve Pegasus kahramanı Bellerophontes’in yaşadığı yer olarak bilinen Tlos, Likya birliğinin spor, Roma döneminin ise piskoposluk merkeziydi. Tlos ismi ise; Yunan mitolojisine göre Tremilus ile Praksidike’nin dört oğlundan biri olan “Tloos” dan adını aldığı söylenmektedir.

Tlos kalesine çıkarken yamaçtaki kayalara oyulmuş tapınak mezarlar dikkat çeker. Bu mezarların en görkemlisi bahsettiğimiz kanatlı at Pegasus’un, üç başlı canavar Chimera ile savaşırken resmedildiği Bellerephontes’e ait mezar anıtıdır. Girişinde iki sütun, üç bölümlü duvar, ortada süslemelerle bezenmiş kapı, iki yandan mezar odasına giden kapılar vardır. Akropolün eteğinde birkaç oturma sırası, stadyum, hamam, tiyatro ve kilise kalıntıları yer alır. Kalenin altındaki düzlükte dokuz metre genişliğinde Likya duvar kalıntıları bulunmaktadır. Altı kemerli kapısı ayakta olan kent agorasının güneyinde Roma Dönemi surları görülmektedir.

Anadolu’nun haç formlu bazilikasına benzeyen 84 x 33 metre boyutundaki kent bazilikasından başka bir diğer önemli yapı da Kronos Tapınağı‘dır. Korinth mimari düzende inşa edilen tapınak 15 x 7 metrelik bir alanı kaplar. İlk titan olan ve zamanı yaratan Tanrı Kronos‘a adanan tapınak, MS 2. yüzyıla tarihlenmiştir.

Tlos’un ayakta kalan en önemli 2 yapısından biri olan tiyatrosudur. Tiyatro, üç katlı sahnesi ve iki kademeli caveası ile Likya bölgesindeki diğer tiyatrolardan farklılık göstermektedir. Kesin bir bilgi olmamakla birlikte 7-8 bin kişilik bir kapasiteye sahiptir. Buradaki kazı çalışmaları devam etmektedir.

Diğer 2 önemli yapısından birisi de stadyumudur. Roma döneminde yapılan stadyum, dokuz oturma sıralı olup 2500 kişiliktir. Stadyumun ortasında bulunan dikdörtgen biçiminde bir havuz vardır. Bu gibi farklı yapıların olmasından dolayı bu bölgenin spor aktivitelerinin dışında dini ve sosyal amaçlarla da kullanıldığı söylenmektedir.

Tlos antik kentinde büyük ve küçük 2 adet hamamı vardır. Büyük Hamam’ın günümüze ulaşan kısmı bence daha güzel görünüyor. Büyük olan hamama aynı zamanda Yedi Kapı(Seven Gates) da deniliyor. Gerçekten de 7 tane ark(yay-kavis) yapısı, kendisini günümüze kadar muhafaza edebilmiş. Erken Roma Dönemi’nde inşa edilen bu hamam, M.S 11. yüzyılda kiliseye çevrilmiş. Bu yüzden bu bölge aynı zamanda Hristiyanlık için de büyük bir öneme sahiptir.

Kentin en ilgi çeken noktalarından biri Nekropol alanıdır. Gösterişli bir düzenlemesi olan mezarlar ana kayaya oyularak yapılmışlardır. Kentte sadece oda gömütler değil, Likya tipi kapalı lahitler ile Roma döneminde kullanılmaya başlanan üçgen alınlıklı kapaklı lahitler de görülmektedir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.