Hababam sınıfının meşhur bir karne dağıtım sahnesi vardı. Mahmut hoca, namı değer kel Mahmut, karneleri dağıtacaktır ama karneleri öğrencilere değil velilere dağıtmak ister. Ve tarihi konuşmayı yapar “bu notlar çocuğunuzun değil sizlerin notudur”
Karne notlarının değerlendirilmesini şu örnek çok güzel özetler. Futbolda kaleci gol yer, herkes kaleciye kızar ama golü takım yemiştir. Öndeki 10 kişinin de antrenörün de katkısı var. Golü kaleci yemez, bütün takım yer. Karnedeki zayıfı bir öğrenci getirmez, o zayıf hepimizle ilgilidir.
Okulu değerlendirmek için hep son gün, karne dağıtım günü beklenir. Oysaki sağlıklı bir karne günü için dönem boyunca çocuğumuzla ilgilenip, çözüm önerileri getirmemiz gerekir. Okul dönemi uzun soluklu bir yolculuktur. Sadece tek bir güne bağlanmak, tüm tepkimizi bugün içinde vermek yanlıştır. Kaldı ki ki karneler sadece öğrenci performansını gösterir. Karne notları ne sizin çocuğunuzun zekâsını ne de kişiliğini ölçen bir araçtır. Kaldı ki hayat başarısıyla yakından ilişkisi yoktur.
Notlardan daha önemli olan şey davranışlardır. Aldığı verdiği saygı, sevgi ve değerlerdir.
Mutlaka düzenli ders çalışma esasları, hedefler ve buna yönelik planlamalar gereklidir. Ama tüm bunlar anne ve babalar yoluyla gerçekleşecektir.
Karneyi elinize aldığınızda reaktif bir kişiliğe geçmeyin. Bağırıp çağırmak, ceza vermek sadece çocuğunuzun sizden uzaklaşmasına yol açar. O yüzden proaktif olun, çözüm önerilerini birlikte bulun.
Değerli meslektaşım Üstün Dökmen neden düşük not geldi sorusundan önce çok daha önemli soruları soruyor…
Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi?
– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını… hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını… hiç mi sormadınız…
Öyleyse çocuğunuzla: Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
Her sözünüze tepkili olması, Lafı ağzınıza tıkaması, Bazen de sizi terslemesi
Hep bundan dolayı sevgili kardeşim…