Sevgili okurlarımız, bugün sizlere buram buram tarih kokan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Aphrodisias Antik Kentini anlatmak istiyorum.
Aydın ili, Karacasu ilçesi, Geyre Mahallesi sınırları içerisinde yer alan antik yerleşim, Menderes Irmağı’nın bir kolu olan Dandalaz Çayı’nın oluşturduğu bereketli vadide yer almaktadır. 1958 yılında, bir baraj açılışı için bölgeye giden gazeteci Ara GÜLER, dönüş esnasında kaybolmuş ve sayesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girecek olan bu antik kenti keşfetmiştir. Tarihi M.Ö 5 bin yılına kadar dayanan yerleşim, M.Ö 6. Yüzyılda bir köy görünümünde olup, M.Ö 2. Yüzyılda ise ‘Kent Devleti’ statüsü kazanmıştır.
Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan kent, Geç Helenistik Dönem’den Roma ve Bizans Dönemleri’ne kadar yoğun bir kültürel etkileşim içerisinde olmuştur. Mermer ocaklarının kente yakın olması, kentin mermer heykel sanatı için yüksek kaliteli bir üretim merkezi haline gelmesini sağlamıştır. Ve adını neredeyse her kıtaya duyuran heykel sanatçıları yetiştirmiştir.
M.Ö 1. Yüzyılda Roma İmparatoru Augustus “Asya’da kendime bir kent seçtim ve onu korumam altına aldım” diyerek kentin en görkemli dönemini yaşamasını sağlamıştır. Bugün kentte ayakta gördüğümüz yapıtların çoğu Augustus’tan sonraki iki yüzyıl içerisinde yapılmıştır. M.S 3. Yüzyılda Roma İmparatorluğunun Karia eyaletinin başkenti olmuş, M. S 4. Yüzyılda kentim etrafı surlarla çevrilmiş, M.S 6. Yüzyıldan itibaren Vizigot ve Arap akımlarının yarattığı siyasi, dini ve ekonomik sıkıntılar nedeni ile önem kaybetmeye başlamıştır. M.S 7. Yüzyılda ise yıkıcı bir deprem sonrası kent inşa edilemez duruma gelmiş ve deprem sonrası Selçuklu ve Türkmen boylarınca yerleşim olarak kullanılsa da zamanla küçük bir kasabaya dönüşmüştür. M.S 12. Yüzyılda ise kent tamamen terk edilmiştir. Günümüzde ise yerel halk bu tarihi yerleşim ile iç içe yaşamaktadır.
İçinizdeki gezgini ortaya çıkarın dostlar. Aphrodisias’ı ziyarete gidin. Sanat ve tarih kokan bu kentin yapılarına dokunun. Tarihi parmak uçlarınızda hissedin…