İktidar olmadan önce TÜM partilerin kıyasıya eleştirdiği ve artık ülkeyi 21. yy. da taşıyamayacağı anlaşılan mevcut sistem, yeni bir hükümet tarafından devralınsa pek bir şey değişmeyecek. Kadro değil, sistem değişikliği lazım; yoksa 20.den sonra 21. yy. da ıskalayacağız. Küfürlü konuşan, eleştiriyi değil aşağılamayı yeğleyen önderlerle izleyicileri arasındaki ilişkiyi baştan da okunsa, sondan da okunsa aynı anlama gelen cümlelere benzettiğiniz oldu mu?
Küfürden hoşlanan kalabalıkların önderleri küfreder; duayla işini halledeceğine inanan kümelerin önderleri dua eder; rakip devirmeyi sakıncalı görmeyen toplulukların önderleri, rakiplerini göz önünde devirir, kimse görmez.
Savaşı romantik bir yiğitlik gösterisi olarak görenler, modern savaşı ve onun yok edici araçlarını pek bilmezler. Günümüzün savaşında yenenler ve yenilenlerden çok, 'geride kalanlar' vardır. Rusya-Ukrayna Savaşı'na; daha yakında Suriye'de hala süren savaşa bakın.
"Eğer biri dinleyerek görüşlerini alırsa, insanların kendi sorunlarını çözmek konusunda inanılmaz bir kapasiteleri vardır". Bunu 'çözüm sürecinde' bizzat gördüm. Yerel örgüt ve kanı önderleri, akademisyenler, yurttaşlar müthiş katkılar yaptılar. Süreci başlatanlar hepsini çöpe attı
Sorumluların birbirini suçladıkları hatta cezalandırdıkları krizlerde sorunluların aklı karışır. Çünkü sorun artık tanınmaz hale gelir. Adalet, size yapılan haksızlığa başkaldırmakla değil, başkasına yapılan haksızlığa başkaldırmakla korunur. İlkinde direnen bir kişidir, diğerinde ise çok... Adalet topluca korunan bir değerdir.
Başarısız birinin öncülüğünü kabul etmek için kişinin yolunu şaşırması gerek.
Eşya, tabiatına göre davranmayana acımaz. Başka bir deyişle, doğa, dilini bilmeyeni dışlar. Doğanın dili bilimdir.
Cehalet, hayatın tek gerçeği olduğuna inanmaktır. Tahsil ve diploma bunu önlemez, hatta eğitim daha da pekiştirebilir. Oysa hayat, birçok olasılığın ve gerçeğin bir arada var olduğu bir süreçtir.
İnandığından başka bir olasılığın mümkün olmadığını sananlara yobaz bile denebilir.
Yobazlar laik, dinci veya herhangi bir ideolojinin aklını esir aldığı insanlardır. Doğal olarak kabadırlar çünkü kafalarındaki (tek) gerçekliği zorla dayatmaya çalışırlar. Yobazlar laik, dinci veya herhangi bir ideolojinin aklını esir aldığı insanlardır.
Birinci ve 2. Dünya Savaşları arasında Almanya'nın yükselişini inceleyin: Tahsilsiz, maceracı bir adam (A. Hitler) bile bu işin sanayileşme ve ileri teknoloji olmadan mümkün olamayacağını anlamış. Bizim coğrafyada hala inşaatla ve ideolojik eğitimle günü kurtarmaya çalışanlar anlamamış. Barışla veya barışta elde edemeyip onu savaşla alacağını sananlar, savaştan sonra elde tutamayacağını hiç düşünmemişlerdir.
Sırrı Süreyya Önder: "Kazanacak aday diye siyasetin bir söylemi olmaz, siyasetin amacı aday olacak insanı kazandırmaktır. Kazanacak adayın sana ne ihtiyacı var, kendi kazan[ır] zaten... Siyasetin böyle dili olmaz…”
"ADAY bizden değilse seçilmesin" diyenler,
1- Siz bu kafayla seçim meçim kazanamazsınız.
2- Derdiniz nitelik değil, benzerliktir; nitelikli bir düzen kuramazsınız.
3- Eleştirdiklerinize benzediğinizin farkında değilsiniz.
Tarihten baktığımızda:
1-Egemenin işine gelmeyen haber engellenir; engellemiyorsa değiştirilir.
2-Haber, egemenin yararına değilse haberci ve haber kaynağı yok edilir.
3-İstenmeyen haberin yapılması ve yayılması önlenemiyorsa, haber ortamı bulandırılır ve tüm haberler inanılmaz hale getirilir
İnsanlar, KADER’in bekledikleri değil yaptıkları ve yapacakları olduğunu bilseler, bu kadar edilgin ve teslimiyetçi olmazlardı. Ne yazık ki tersine inandırılmışlardır.
Neden insanlar düşünmekten çok itham etmeyi; yumuşak olmaktan çok sertliği; kibar olmaktan çok kabalığı tercih ediyor? Oysa öfkenin ve nefretin sahibi olmaz, kölesi olur.
Kanıtsız ısrar, önyargı ya da yobazlıktır.