Bu haftaki yazımda üstadımız Yaşar Kemal'in Aşk ve Yaşam İle İlgili En Güzel Sözlerinden örnekler vererek hayallerinizi tazelemeye çalışmak istedim…
Yaşar Kemal bu ülkenin en önemli edebi değerlerinden biridir. Büyük usta olarak da bilinen edebiyatçı, günümüze kadar çok önemli eserleri getirdi ve bıraktı. Özellikle kitapları içerisindeki hayata dair çok önemli ve değerli sözler, günümüzde pek çok farklı yerde dile getiriliyor ve kullanılıyor. Hayatı anlatan sözlerin yanı sıra aşk ve sevgiyi anlatan çok güzel sözlerin arasından seçim yapabilirsiniz. İşte Yaşar Kemal’in aşk ve yaşam ile ilgili en güzel sözleri.
İyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler.
Şu dünyada her bir yaratığın tutunacak bir dalı var, insanın yok.
Demir olsam çürürdüm, toprak oldum da dayandım.
El eli yıkar, elde döner yüzü yıkar.
Dağlar insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir barıştır.
O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değildir yavrum.
Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu da zalimler için böyle derler.
Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar. De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım.
Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz.
Sen aleviyle yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa ulaşmaya çalışan bir pervane
Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır.
Belki bir yerlerde, bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır, kim bilir belki.
Çekemeyenlere bakma fikirler hep ayrı olur. Hiçbir aşkı sözle yıkma söz yarası ağır olur.
Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.
Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir.
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var bir ince yerleri İşte oraya değmemeli.
Koca adamların çocukları dövdüğü, ötekilerin de bön bön baktığı bir ülke çürüktür, ölmüştür.
Koca adamların çocukları dövdüğü, ötekilerin de bön bön baktığı bir ülke çürüktür, ölmüştür.
Günün birinde İstanbul’un tarihi yazılırsa kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmesi gerekir onlar olmadan İstanbul’un tarihi çok yavan olur.
Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklıdır. Zulmü kadar zalim, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır.
İnsan soyu canavar olmuş da bizim haberimiz yok.
* * * * * *
Ülkemizde siyasetin her geçen gün kirlendiği…
Ağır hakaretlere varan bir üsluba doğru gittiğini hepimiz biliyoruz ve görüyoruz…
Bu dil artık yerelden genele…
Tepeden aşağıya doğru kullanılmaya başladı…
Bu dil insanlar arasındaki beşeri ilişkilere de yansımaya başladı…
1960 İhtilalinden sonra kurulan sivil hükümetler döneminde…
Bu memleketin gençleri sağcı-solcu diye birbirine acımasızca katlettirildi…
Şimdi de dinci olanlar olmayanlar…
İktidarda olanlarla muhalefette olanlar birbirine kırdırılmaya çalışılıyor…
Siyasetçilerimiz koltuk uğruna buna alet oluyorlar…
Bu gidişattan derhal vaz geçilmelidir…
Ülkede yaşayan insanların tek düşüncesi PARA ve lüks hayat…
Geçtiğimiz günlerde ülke genelinde yağan sağanak yağmurun yarattığı sel baskınlarından birçok vatandaşımız mağdur oldu…
Bu durumda belediye başkanlarının ve ilgili birimlerde çalışan müdürlerin mutlaka hataları vardır. Eleştirirken kabadayı gibi konuşmayı bırakıp, yapılması gereken eleştirilerimizi yapmamız ve yanlışları düzelttirmemiz gerekir.
İşe Göre Adam, Adama Göre İş
Yöneticilerin başarılı olmak için atması gereken en önemli adım; sahip olduğu insan gücünü mümkün olan en verimli şekilde kullanmak. Bunu sağlamanın en temel yolu da "işe göre adam, adama göre iş" prensibini uygulamaktan geçiyor: