Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

Savaş istemiyoruz!!!

NO WAR, KEİN KRİEG... Savaş rüzgârlarının estiği, akbabaların alçaklardan uçtuğu, şahsi çıkarlar için koltuk kavgalarının çoğaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu hafta, sinema filmlerine konu olan (Yılanların Öcü) onlarca roman, hikâyeler yazan, birçok ödül alan, şiirlerinde ’’savaş karşıtı’’ (Anti Krieg) olduğunun altını çizen Fakir Baykurt’un anlam dolu bir şiirini kaleme almak istedim. Asıl adı Tahir olan yazar 1929’da Burdur-Akçaköy’de doğmuş. Silaha, savaşlara, kavganın her türlüsüne düşman, bundan dolayı da yazdığı yazılarla arı kovanlarına çomak sokan Fakir Baykurt, 1999 yılında Almanya’nın Duisburg şehrinde pankreas kanserinden öldü. Fakir Baykurt’un torunlarına, ’torunlarının torunlarına’ bıraktığı mektup... “Sevgili Torunlarım, Torunlarımın Torunları... Ben 20. yüzyılda yaşayan bir Türk yazarıyım. Hayatım boyunca hem öğretmenlik yaptım, hem de kitaplar yazdım. Türkiye’de ve Almanya’da çalıştım. Bunun için iki vatanım var. Fakat ben aslında bir dünya vatandaşıyım. Belki sizler benim adımı artık tanımayacaksınız, fakat ben bu mektubun sizlere ulaşacağına inanıyorum...” diyen Fakir (Tahir) Baykurt yazısına şöyle devam ediyor: “Bizim asrımız olan 20. yüzyılda birçok güzel şeyler var. Bilim ve teknik hızla geliştirildi. Hem de tehlikeli olacak kadar geliştirildi.  Kısaca söylersem, yüzyılımızda kötü sayfalar iyi sayfalardan çoktur. Irkçılık, dışlama, dinsel fanatizm, milliyetçilik ve bizleri çok yoksul bırakan zenginlerin kâr hırsı. Hepsinden de kötüsü savaşlar. Çok daha acısı politikacıların ve dini önderlerin savaşı kutsal ilan etmeleridir. Benim görüşüme göre, hayatta tek kutsal şey barıştır. Hiçbir şey savaştan daha kötü ve aptalca olamaz. Bu nedenle, SIZ GELECEĞIN TORUNLARINA savaş üzerine bir şiir bırakıyorum.” NEDİR SAVAŞ? En ucuz tüfekle yoksul eve bir banyo Bir topla oyun yeri mahalle çocuklarına Bir tankla on derslikli iki okul Bir uçakla yedi köye bir hastane İki denizaltıyla üç ırmak çöle ulaşır Bir roketle koca şehir kurulur Bir taburun postallarıyla çocuklar Kızamıktan kurtulur Beş yıl birikse bir kolordunun parası Kansere ilaç bulunur Ölenlere dikilen anıtlar da para Kalanlara nişanlar kolay mı takılır Bir ordunun bütçesiyle on il bağlık bahçelik olur Düşün, ne yer, kaça semirir bir general Bırak atom savaşlarını bir an İki komşu arasında sıradan bir savaşı düşün Kimileri yıllar yılı bitmiyor Atılan bombalar, harcanan mermiler Alın teri vergilerden Yakılıp yıkılmış bir şehir Kolay mı yapılır yeniden Evlerin asansörü merdiveni penceresi Bir düşün serin kanla lütfen Dirilir mi yirmisinde ölen asker, askerler Bir düşün serin kanla, ya da sor bir uzmana Yanıtla şu küçük soruyu rica ederim APTALLIK DEĞİLDE NEDİR, NEDİR SAVAŞ? (Fakir Baykurt, 1987) Tam-tamlar çalıyor... Üçüncü Dünya Savaşı çığlıkları duyuyoruz. Tarih kitaplarında adlarının ’Rahmetle’ anılmayacağına inandığım, toplumları düşüncesizce ve aptalca kaprislerine ortak eden bir-kaç dünya lideri(!) yüzünden... 176 masum insanın ölümüne sebep olan, ortamı hazırlayan, çığırtkanlık yapanlara Allah’tan vicdan azabı diliyorum. Asır(lar) ilerisini görerek “Yurtta Barış, Dünyada Barış” diyen Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü anmamak, Sizce mümkün mü?  Saygılarımla
Ekleme Tarihi: 20 Ocak 2020 - Pazartesi

Savaş istemiyoruz!!!

NO WAR, KEİN KRİEG...

Savaş rüzgârlarının estiği, akbabaların alçaklardan uçtuğu, şahsi çıkarlar için koltuk kavgalarının çoğaldığı bir dönemi yaşıyoruz.

Bu hafta, sinema filmlerine konu olan (Yılanların Öcü) onlarca roman, hikâyeler yazan, birçok ödül alan, şiirlerinde ’’savaş karşıtı’’ (Anti Krieg) olduğunun altını çizen Fakir Baykurt’un anlam dolu bir şiirini kaleme almak istedim.

Asıl adı Tahir olan yazar 1929’da Burdur-Akçaköy’de doğmuş. Silaha, savaşlara, kavganın her türlüsüne düşman, bundan dolayı da yazdığı yazılarla arı kovanlarına çomak sokan Fakir Baykurt, 1999 yılında Almanya’nın Duisburg şehrinde pankreas kanserinden öldü.

Fakir Baykurt’un torunlarına, ’torunlarının torunlarına’ bıraktığı mektup...

“Sevgili Torunlarım, Torunlarımın Torunları...

Ben 20. yüzyılda yaşayan bir Türk yazarıyım.

Hayatım boyunca hem öğretmenlik yaptım, hem de kitaplar yazdım.

Türkiye’de ve Almanya’da çalıştım. Bunun için iki vatanım var. Fakat ben aslında bir dünya vatandaşıyım. Belki sizler benim adımı artık tanımayacaksınız, fakat ben bu mektubun sizlere ulaşacağına inanıyorum...” diyen Fakir (Tahir) Baykurt yazısına şöyle devam ediyor:

“Bizim asrımız olan 20. yüzyılda birçok güzel şeyler var. Bilim ve teknik hızla geliştirildi. Hem de tehlikeli olacak kadar geliştirildi. 

Kısaca söylersem, yüzyılımızda kötü sayfalar iyi sayfalardan çoktur. Irkçılık, dışlama, dinsel fanatizm, milliyetçilik ve bizleri çok yoksul bırakan zenginlerin kâr hırsı.

Hepsinden de kötüsü savaşlar. Çok daha acısı politikacıların ve dini önderlerin savaşı kutsal ilan etmeleridir. Benim görüşüme göre, hayatta tek kutsal şey barıştır. Hiçbir şey savaştan daha kötü ve aptalca olamaz. Bu nedenle, SIZ GELECEĞIN TORUNLARINA savaş üzerine bir şiir bırakıyorum.”

NEDİR SAVAŞ?

En ucuz tüfekle yoksul eve bir banyo

Bir topla oyun yeri mahalle çocuklarına

Bir tankla on derslikli iki okul

Bir uçakla yedi köye bir hastane

İki denizaltıyla üç ırmak çöle ulaşır

Bir roketle koca şehir kurulur

Bir taburun postallarıyla çocuklar

Kızamıktan kurtulur

Beş yıl birikse bir kolordunun parası

Kansere ilaç bulunur

Ölenlere dikilen anıtlar da para

Kalanlara nişanlar kolay mı takılır

Bir ordunun bütçesiyle on il bağlık bahçelik olur

Düşün, ne yer, kaça semirir bir general

Bırak atom savaşlarını bir an

İki komşu arasında sıradan bir savaşı düşün

Kimileri yıllar yılı bitmiyor

Atılan bombalar, harcanan mermiler

Alın teri vergilerden

Yakılıp yıkılmış bir şehir

Kolay mı yapılır yeniden

Evlerin asansörü merdiveni penceresi

Bir düşün serin kanla lütfen

Dirilir mi yirmisinde ölen asker, askerler

Bir düşün serin kanla, ya da sor bir uzmana

Yanıtla şu küçük soruyu rica ederim

APTALLIK DEĞİLDE NEDİR, NEDİR SAVAŞ? (Fakir Baykurt, 1987)

Tam-tamlar çalıyor... Üçüncü Dünya Savaşı çığlıkları duyuyoruz.

Tarih kitaplarında adlarının ’Rahmetle’ anılmayacağına inandığım, toplumları düşüncesizce ve aptalca kaprislerine ortak eden bir-kaç dünya lideri(!) yüzünden...

176 masum insanın ölümüne sebep olan, ortamı hazırlayan, çığırtkanlık yapanlara Allah’tan vicdan azabı diliyorum.

Asır(lar) ilerisini görerek “Yurtta Barış, Dünyada Barış” diyen

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü anmamak, Sizce mümkün mü? 

Saygılarımla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.