Köyün en büyük ağasıdır İdris Ağa…
Bin iki yüz koyunu, 500 keçisi, bilmem ne kadar da ineği vardır ağanın.
Eh.. bu kadar hayvana bakabilecek bir çobanı bulmakta zor tabii.
Haydi buldun diyelim, sene sonunda hesap verebilecek mi?
Haydi hesabını da verdi… firesiz (eksiksiz) verebilecek mi?
Dolayısıyla çoban konusunda her sene karın ağrısı çekermiş ağa
Sonunda tavsiyeler üzerine bir çoban bulmuş.
Çoban iddialı mı, iddialı. Sürüyü suya götürüyor, susuz getiriyor... anlaşmışlar.
Kışa girerken ihtiyaçlarını sıralamış; şu lazım, bulazım, şuda lazım, buna da ihtiyacım var...
Haaa birde fotör şapka lazım diye dikilmiş ağanın karşısına Çoban.
"Çoban haklı, üşümesin gariban dağda-taşta" demiş Ağa,
Ancak, çobanın; "birde neden föter’’ şapka isteğine bir türlü anlam verememiş...
Kış bitmiş, yaza doğru çoban gene ağanın karşısına dikilmiş; şu lazım, bulazım
Ağa bukez de; ’’Çoban haklı yaz geliyor" demiş ve ilave etmiş;
- Birdahasına bana gelme, tut bir koyun sat şehirde parasıyla da istedikleni al demiş.
Çobanın üzerinden ağa kontrolu kalkınca, her aklına geldikçe bi koyun tutup satmış.
Hatta bir de ev yaptırmış. Eee o da ihtiyaç.
Ve sonunda sene dolmuş, hesap zamanı gelmiş
Ağa çobanı çağırtmış;
- Çoban efendi, şu benim koyunların hesabını ver bakalım demiş.Çoban cevap vermiş;
- Ağam, yağmur yağdı, gök gürledi, ellisinin ödü patladı, otuzu düşük yaptı,
kırkını kurt kaptı, yüz seksenini köpek boğdu, altmışını sattım ihtiyaçlamı aldım,
seksenini verdim kasaba, kalanını katma hesaba, beşi öldü işte derisi,
aha şunlarda gerisi deyip, ağıldaki uyuz yedi koyunu göstermiş. Ve;
- Ağam bu da sana’hedayem’, diyerek bir cingil yoğurdu ağanın önüne koymuş.
Sinirden kıp-kırmızı olan ağa da yoğurdu almış, çobanın kafasına geçirmiş.
Yüzü, gözü yoğurtlu, bem-beyaz olan çoban;
- Tamam mı ağam, hesabı yüzümün akıynan verdim mi? diyesormuş. Ağa;
- Ulen hayasız! Kurt kaptı, köpek boğdu diyon. Ulen sen bu sürünün başında değilmiydin?
Sen sürüye nasıl baktın? Nasıl korudun? Ulen utanmaz, ulen arlanmaz!..
-Valla ağam, ben gariban, bilgisüz bir çobanım, hesap-kitap bilmemki...deyince Ağa;
- Defolulen, eşş....eşek, kovdum seni!..demiş. Çoban;
- Govarsan goov... bende bu föter şapka olduktan kelli(**), bunun içinden ne numaralar çıkarır,
keyfüme de bakarum. Demiş. (kendi-kendine, içten-içten gülerek,)
...........
Bu hikayeyi ben uydurmadım.
Rahmetli köşe yazarlarımızdan, ustad Hasan Pulur’un anılarından aktardım.
Belki, ’Kıssadan Hisse’ çıkartan olur diye...
(**) Kelli; Sonra.
"Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün!" diyebilenlere,
Saygılarımla