Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

ATATÜRK, ŞIH VE SAKAL…

İnsanlar vardır; koltuk, şan-şöhret ve de para için şereflerini iki paralık yapar, 'Bukalemun' gibi şekilden, şekile girerler...   Ha o parti olmuş, ha bu parti… hiç fark etmez. Yeter ki başkan olsun veya; '…Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor musun?..' diyebileceği bir konum olsun.   Bir kurumun, bir derneğin başın da olmak, özveri ve özgüven ister. İçi-dışı bir, sözü-özü bir, açık yüreklilik ve gerçekçilik ister. Her şeyden daha önemlisi, kendi çıkarları için, başkasına çamur atmadan...   Aşağıda ki yazı, bir hayal ürünü değildir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün; aklını ve mantığını ne derece güzel kullanıp, neden 'Ulu Önder' lakabını aldığının daen güzel örneklerinden birisidir.  ………………………….. Mustafa Kemal, yurt gezilerinin birisin de, şaçı-sakalı birbirine karışmış, bir şahıs görür. Dayanamayıp, yanındaki valiye sorar; - 'Kimdir bu şahıs?'  Vali; - 'Efendim kendisi bir 'Şıh'tır... yöre de oldukça çok hatırı vardır.'   Konuşma ardından Atatürk, Şıh'ı yanına çağırır: - ' Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda uzunluğun da değildir. Rica etsem de, sakalını en azından Peygamber Efendimizin sakalı kadar kısaltsan…Bunları söylerken eliyle de, 'boyun hizasını' gösterir. Şıh; - ' Emriniz olur Paşam…' der.   Aradan zaman geçer. Bir akşam Atatürk, Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve vali'yi telefonla arattırarak durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle beraber, Şıh'ın sakalında, en küçük bir kısalma olmadığını, her zaman olduğu gibi de kimselere el sürdürmediğini söyler.   Atatürk, telefon konuşması ardından, kağıdı-kalemi alır ve yazdığı emirlerin, Amasya Valiliğine tebliğ edilmesini ister.   Şıh, ertesi gün Amasya'dan, Atatürk'ü görmek için yola çıkmıştır. Çok geçmeden de gelir. Sakal tamamen kesilmiş, 'sinek kaydı' tıraş olunmuş, saçlar alabildiğine kısaltılmış… Kılık-kıyafet baştan sona değişmiş. Şıh bambaşka bir görünüme bürünmüş.   Yanındaki arkadaşlarından birisi, Atatürk'ün kulağına eğilir; - ''Aman Paşam! Bu adam, sakalına el dahi sürdürmezdi. Ne ettiniz de kökünden kestirmesini sağladınız?..'' Mustafa Kemal cevap verir: - '' Kendisini Afyon Valisi tayin ettim...''   Bu görüşmenin ardından Atatürk, yeni bir yazı hazırlayıp, Şıh'a verilmesini ister.   Atatürk yazısında: '' İnanç ölçüsünün sakal da olmadığını anladığınıza sevindim. Valilik meselesine gelince; bugün, 'koltuk' uğruna kırk yıllık sakalından vaz geçebilen, yarın daha başka şeyler için, VATAN VE MİLLETİNDEN' de vaz geçebilir.   Sizi böylesine zor bir durum da bırakmak istemem... SİZİ AZLETTİM!..'' …………………………….   ‘’SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYORMUSUN? demeyen herkese,   Saygılarımla.
Ekleme Tarihi: 05 Şubat 2014 - Çarşamba

ATATÜRK, ŞIH VE SAKAL…

İnsanlar vardır; koltuk, şan-şöhret ve de para için şereflerini iki paralık yapar, 'Bukalemun' gibi şekilden, şekile girerler...

 
Ha o parti olmuş, ha bu parti… hiç fark etmez.
Yeter ki başkan olsun veya; '…Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor musun?..' diyebileceği bir konum olsun.
 
Bir kurumun, bir derneğin başın da olmak, özveri ve özgüven ister.
İçi-dışı bir, sözü-özü bir, açık yüreklilik ve gerçekçilik ister.
Her şeyden daha önemlisi, kendi çıkarları için, başkasına çamur atmadan...
 
Aşağıda ki yazı, bir hayal ürünü değildir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün; aklını ve mantığını ne derece güzel kullanıp, neden 'Ulu Önder' lakabını aldığının daen güzel örneklerinden birisidir. 
…………………………..
Mustafa Kemal, yurt gezilerinin birisin de, şaçı-sakalı birbirine karışmış, bir şahıs görür.
Dayanamayıp, yanındaki valiye sorar;
- 'Kimdir bu şahıs?'  Vali;
- 'Efendim kendisi bir 'Şıh'tır... yöre de oldukça çok hatırı vardır.'
 
Konuşma ardından Atatürk, Şıh'ı yanına çağırır:
- ' Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda uzunluğun da değildir. Rica etsem de, sakalını en azından Peygamber Efendimizin sakalı kadar kısaltsan…Bunları söylerken eliyle de, 'boyun hizasını' gösterir. Şıh;
- ' Emriniz olur Paşam…' der.
 
Aradan zaman geçer. Bir akşam Atatürk, Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve vali'yi telefonla arattırarak durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle beraber, Şıh'ın sakalında, en küçük bir kısalma olmadığını, her zaman olduğu gibi de kimselere el sürdürmediğini söyler.
 
Atatürk, telefon konuşması ardından, kağıdı-kalemi alır ve yazdığı emirlerin, Amasya Valiliğine tebliğ edilmesini ister.
 
Şıh, ertesi gün Amasya'dan, Atatürk'ü görmek için yola çıkmıştır. Çok geçmeden de gelir.
Sakal tamamen kesilmiş, 'sinek kaydı' tıraş olunmuş, saçlar alabildiğine kısaltılmış…
Kılık-kıyafet baştan sona değişmiş. Şıh bambaşka bir görünüme bürünmüş.
 
Yanındaki arkadaşlarından birisi, Atatürk'ün kulağına eğilir;
- ''Aman Paşam! Bu adam, sakalına el dahi sürdürmezdi. Ne ettiniz de kökünden kestirmesini sağladınız?..'' Mustafa Kemal cevap verir:
- '' Kendisini Afyon Valisi tayin ettim...''
 
Bu görüşmenin ardından Atatürk, yeni bir yazı hazırlayıp, Şıh'a verilmesini ister.
 
Atatürk yazısında: '' İnanç ölçüsünün sakal da olmadığını anladığınıza sevindim.
Valilik meselesine gelince; bugün, 'koltuk' uğruna kırk yıllık sakalından vaz geçebilen, yarın daha başka şeyler için, VATAN VE MİLLETİNDEN' de vaz geçebilir.
 
Sizi böylesine zor bir durum da bırakmak istemem... SİZİ AZLETTİM!..''
…………………………….
 
‘’SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYORMUSUN? demeyen herkese,
 
Saygılarımla.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.