avcılar escort
Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

AKBABALAR YİNE HAVALANDI…

Zaten parçalanmış olan, şimdi de paramparça etmek adına havadalar demir pençeli akbabalar. Pervane gibi dönüyorlar. Ateş, kan ve ölüm saçarak Suriye üzerinde. Acı, Çok acı… Bir diğer acı da Suriye’de ki bu durumu göre-göre: Ülkemizi (bu ve bu gibi) akbabalardan kurtaran Ulu Önder Atatürk'e ve silah arkadaşlarına dil uzatanlar. Hürce dalgalanan Bayrak ve okunan ezanı görmez, duymaz gibi. “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER!” diyen bir liderin öncülüğünde on binlerce şehit vererek, bu cennet ülkeyi parçalamak, paylaşmak için binlerce kilometre uzaklardan gelenleri ve onları en zor şartlarda savaşarak denize döken, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve onunla omuz omuza, sırt-sırta çarpışan tüm şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnet borcu ile anıyoruz. ***** Karlara bata-çıka zor yürüyorum. Batmamak için taştan-taşa atlayarak eriyen karların çamurlaştığı, hamurlaşmış yollardan yürümek ise daha ayrı bir dert… Biraz ileride çamura saplanmış, tekerlekleri patinaj yapan, gömüldükçe daha de derinleşen çukurdan kurtulmaya çalışan ve sabırla belediyeden gelecek yardımı bekleyen, elleri soğuktan morarmış, çamura bulanmış yüzleri ile iki genç; Ramo (Ramazan), ile Hüso (Hüseyin) ve:                                      “Alıştık artık abi, bu hemen hemen haftada en az iki kez yaşadığımız bir durum” diyen, sitemini korkarak söyleyen otomobil şoförü Hacı Ali Neresi mi burası?                                                                            Burası Bingöl-Karlıova. Güzel vatanımın, güzel bir köşesi.            Ve bu yazdıklarımın hepsini gezdim, gördüm ve yaşadım.            Birileri benzer anılarını anlatırlardı da… (ne kadarına inanırdım, inanırdınız bilemiyorum. ***** Suriye’den gelen haberleri, görüntüleri izledikçe de bazen karamsarlık kaplıyor içimi. Sürekli değişen eğitim sistemi, yurt dışına gitmek isteyen gençlerimiz, emekliler, atanamayan öğretmenler ve haklarını alamayan işçiler… Ve insanın aklıma ister-istemez; Sebahattin Ali'nin, Nazım Hikmet'in (ve benzerlerinin) yazdıkları yazılar, şiirler ve yıllarca çektikleri acılar işkenceler geliyor. (Suriye zindanlarında 20 yıl, 40 yıl güneş görmeden yatan mahkumlar gibi olmasa da…) İçinde sıkıntı çok, fakat şikâyeti az olan bir ülkede hürriyet aranamaz. (Diderot, 1713-1784, Fransa) Saygılarımla…
Ekleme Tarihi: 15 Aralık 2024 - Pazar

AKBABALAR YİNE HAVALANDI…

Zaten parçalanmış olan, şimdi de paramparça etmek adına havadalar demir pençeli akbabalar.

Pervane gibi dönüyorlar. Ateş, kan ve ölüm saçarak Suriye üzerinde. Acı, Çok acı…

Bir diğer acı da Suriye’de ki bu durumu göre-göre: Ülkemizi (bu ve bu gibi) akbabalardan kurtaran Ulu Önder Atatürk'e ve silah arkadaşlarına dil uzatanlar. Hürce dalgalanan Bayrak ve okunan ezanı görmez, duymaz gibi.

“GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER!” diyen bir liderin öncülüğünde on binlerce şehit vererek, bu cennet ülkeyi parçalamak, paylaşmak için binlerce kilometre uzaklardan gelenleri ve onları en zor şartlarda savaşarak denize döken, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve onunla omuz omuza, sırt-sırta çarpışan tüm şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnet borcu ile anıyoruz.

*****

Karlara bata-çıka zor yürüyorum. Batmamak için taştan-taşa atlayarak eriyen karların çamurlaştığı, hamurlaşmış yollardan yürümek ise daha ayrı bir dert…

Biraz ileride çamura saplanmış, tekerlekleri patinaj yapan, gömüldükçe daha de derinleşen çukurdan kurtulmaya çalışan ve sabırla belediyeden gelecek yardımı bekleyen, elleri soğuktan morarmış, çamura bulanmış yüzleri ile iki genç; Ramo (Ramazan), ile Hüso (Hüseyin) ve:                                      “Alıştık artık abi, bu hemen hemen haftada en az iki kez yaşadığımız bir durum” diyen, sitemini korkarak söyleyen otomobil şoförü Hacı Ali

Neresi mi burası?                                                                            Burası Bingöl-Karlıova. Güzel vatanımın, güzel bir köşesi.            Ve bu yazdıklarımın hepsini gezdim, gördüm ve yaşadım.            Birileri benzer anılarını anlatırlardı da… (ne kadarına inanırdım, inanırdınız bilemiyorum.

*****

Suriye’den gelen haberleri, görüntüleri izledikçe de bazen karamsarlık kaplıyor içimi. Sürekli değişen eğitim sistemi, yurt dışına gitmek isteyen gençlerimiz, emekliler, atanamayan öğretmenler ve haklarını alamayan işçiler…

Ve insanın aklıma ister-istemez; Sebahattin Ali'nin, Nazım Hikmet'in (ve benzerlerinin) yazdıkları yazılar, şiirler ve yıllarca çektikleri acılar işkenceler geliyor. (Suriye zindanlarında 20 yıl, 40 yıl güneş görmeden yatan mahkumlar gibi olmasa da…)

İçinde sıkıntı çok, fakat şikâyeti az olan bir ülkede hürriyet aranamaz. (Diderot, 1713-1784, Fransa)

Saygılarımla…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
avcılar escort