Deprem ardından on binlerce insanımızı kaybettiğimiz şu günlerde böyle nasihatlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum... küfür ve hakaretlere değil.
’’Oğlum Bahaeddin!
Eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma!
Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma!
Merhem ve mum gibi ol! İğne gibi olma!
Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen,
Fena söyleyici, Fena öğretici, Fena düşünceli olma!
Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun…
İşte o sevinç CENNETİN ta kendisidir.
Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun…
İşte bu gam da cehennemin ta kendisidir.
Dostlarını andığın vakit içinin bahçesi çiçeklenir, gül ve fesleğenlerle dolar.
Düşmanları andığın vakit, için dikenler ve yılanlarla dolar, canın sıkılır, içine pejmürdelik gelir...
Düşmanını sevmek, düşmanının da seni sevmesini istersen, kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle, o düşman senin dostun olur;
Çünkü gönülden dile yol olduğu gibi, dilden de gönüle yol vardır…’’
* * * * * *
VE BAHA’U’LLAH DİYOR Kİ…
’’Bollukta bol verici, Darlıkta şükredici ol, Komşunun güvenine layık ol, O’na güler yüzle bak,
Fakirlere hazine, zenginlere öğütçü, yoksulların feryadına erişici ol,
Verdiğin sözün mukaddesliğini ihlal etme, Hükmünde insaflı, sözünde çekingen ol.
Kimseye haksızlık etme, herkese karşı hâlim ol. Karanlıkta yürüyenlere lamba, kederlilere sevinç, susuzlara deniz, darda kalanlara melce, mazlumlara destek ve koruyucu Ol.
Her hareketinde doğruluk ve dürüstlük kılavuzun olsun.
Gariplere yurt, dertlilere derman, mültecilere kale ol.
Körlere göz, yolunu şaşırmışlara hidayet meşalesi ol.
Hakikat çehresine ziynet, vefa alnına taç, hakseverlik mabedine direk, beşer cismine can, adalet ordusuna sancak, fazilet ufkuna yıldız, gönül toprağına şebnem, bilgi denizinde gemi, iyilik semasında güneş, hikmet tacında mücevher, asrın fezasında ay, tevazu ağacında meyve ol!’’
Ya olduğu gibi görünen, ya da göründüğü gibi olanlara,
Saygılarımla