Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

Sabahattin Ali...

1907 – 1948 yıllar arasında yaşayan yazar-şair kendisi için; “Ben bu dünyaya kitap okumak, aklına esince yazı yazmak, akıllı arkadaşlarla fikir ve lakırdı yapmak için gelmişim...” diyor. Bir arkadaşı da Sabahattin Ali'yi şöyle tanımlıyor; “Ali, olaylara espiri ile yanaşan, alınganlıktan uzak, iyi bir eş ve şefkatli bir babaydı...” diyor ve devam ediyor; “Yağmurlu bir günün ardından güneş açmış, tam tepemizde ışıl ışıl bir ebemkuşağı belirmişti. Kilosuna göre umulmayacak kadar çevik olan Sabahattin; ‘Ben şu ebemkuşağının altından geçmek için koşacağım’ dedi ve fırladı. Ben ardından; - ‘Ebemkuşağının altından geçenin cinsiyeti değişirmiş.’ diye bağırdım. Hemen durdu. - Neden durdun, Kadın olmak çok mu kötü? diye sordum. Ali: - ‘Kötü olduğundan değil be yahu, otuz yedi yaşıma gelmişim, kadın olsam bundan sonra beni kim alır?..’ Kara bulutlar hala ülkemin üzerinde. İnsanlar arasında ki ‘hoşgörü’ tamamen yok oldu… ayrımcılık, çekememezlik, yaygınlaştı.  Çoğu kişiler 'Allah korkusundan' değil de konu-komşu korkusundan oruç tutar, namaz kılar hale geldi. (Vecibeleri Allah rızası için yerine getirenleri tenzih ediyorum.) Yazarlar yazamaz, ressamlar çizemez, besteciler besteleyemez hale geldiler. '' Yalancının en büyük azabı, sözlerine kimsenin inanmaması değil, kendisinin kimseye inanmaması imiş.’’ Ne kadar doğru. Kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen, dünyada, bütün varlıklarını, kendi hasis emellerini doyurabilmek uğruna harcayan zavallılar, bu dünyada, sadece rahat gönülle yaşayabilmek için de olsa – bazı insanların rahatlarından, saadetlerinden, hatta selametlerinden fedakârlık etmeyenlerin başka insanların hayrına çalışabileceğine akıl erdiremiyorlar. Ruhlarını ve yediklerini, hoş bir hayat, birkaç lokma nefis yemek, üç beş bardak içki ve bir miktar cep harçlığı mukabilinde(karşılığında), insanlığın ve bu meyanda kendilerinin içeride ve dışarıdaki düşmanlarına satmış veya kiralamış bulunan biçareler... bütün bu nimet saydıkları şeylerin, bir fikir uğruna insanlığın hayrına serpilebileceğine, insanın kendini hakikatlere gönül vermesinin yalanlara satmasından daha mesut edebileceğine inanamıyorlar Ama biz, akrep gibi kendi kendilerini zehirleyen bu adamlara kızmıyor, aksine, onları bu hale getiren sakatlıkları ortadan kaldırmak için savaşıyoruz. Çünkü hayattaki bütün doğru ve güzel varlıklara inanmayan gözlerle bakan bu insanların ruhlarındaki hazin boşluk, bu günkü insanlığın ibret verici bir aynasıdır. İnsanların insanları seveceği ve insanlara inanacağı günü yaklaştırmak için çalışmakta devam edeceğiz...'' Sabahattin Ali. (Ali Baba Dergisi, Sayı 2. Tarih, 02 Aralık 1947) ’’Köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek daha yeğdir’’ (Sabahattin Ali) diyenlere, Saygılarımla
Ekleme Tarihi: 20 Ekim 2022 - Perşembe

Sabahattin Ali...

1907 – 1948 yıllar arasında yaşayan yazar-şair kendisi için; “Ben bu dünyaya kitap okumak, aklına esince yazı yazmak, akıllı arkadaşlarla fikir ve lakırdı yapmak için gelmişim...” diyor. Bir arkadaşı da Sabahattin Ali'yi şöyle tanımlıyor;

“Ali, olaylara espiri ile yanaşan, alınganlıktan uzak, iyi bir eş ve şefkatli bir babaydı...” diyor ve devam ediyor;

“Yağmurlu bir günün ardından güneş açmış, tam tepemizde ışıl ışıl bir ebemkuşağı belirmişti. Kilosuna göre umulmayacak kadar çevik olan Sabahattin; ‘Ben şu ebemkuşağının altından geçmek için koşacağım’ dedi ve fırladı. Ben ardından;

- ‘Ebemkuşağının altından geçenin cinsiyeti değişirmiş.’ diye bağırdım. Hemen durdu.

- Neden durdun, Kadın olmak çok mu kötü? diye sordum. Ali:

- ‘Kötü olduğundan değil be yahu, otuz yedi yaşıma gelmişim, kadın olsam bundan sonra beni kim alır?..’

Kara bulutlar hala ülkemin üzerinde. İnsanlar arasında ki ‘hoşgörü’ tamamen yok oldu… ayrımcılık, çekememezlik, yaygınlaştı.

 Çoğu kişiler 'Allah korkusundan' değil de konu-komşu korkusundan oruç tutar, namaz kılar hale geldi. (Vecibeleri Allah rızası için yerine getirenleri tenzih ediyorum.)

Yazarlar yazamaz, ressamlar çizemez, besteciler besteleyemez hale geldiler.

'' Yalancının en büyük azabı, sözlerine kimsenin inanmaması değil, kendisinin kimseye inanmaması imiş.’’

Ne kadar doğru. Kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen, dünyada, bütün varlıklarını, kendi hasis emellerini doyurabilmek uğruna harcayan zavallılar, bu dünyada, sadece rahat gönülle yaşayabilmek için de olsa – bazı insanların rahatlarından, saadetlerinden, hatta selametlerinden fedakârlık etmeyenlerin başka insanların hayrına çalışabileceğine akıl erdiremiyorlar.

Ruhlarını ve yediklerini, hoş bir hayat, birkaç lokma nefis yemek, üç beş bardak içki ve bir miktar cep harçlığı mukabilinde(karşılığında), insanlığın ve bu meyanda kendilerinin içeride ve dışarıdaki düşmanlarına satmış veya kiralamış bulunan biçareler... bütün bu nimet saydıkları şeylerin, bir fikir uğruna insanlığın hayrına serpilebileceğine, insanın kendini hakikatlere gönül vermesinin yalanlara satmasından daha mesut edebileceğine inanamıyorlar

Ama biz, akrep gibi kendi kendilerini zehirleyen bu adamlara kızmıyor, aksine, onları bu hale getiren sakatlıkları ortadan kaldırmak için savaşıyoruz.

Çünkü hayattaki bütün doğru ve güzel varlıklara inanmayan gözlerle bakan bu insanların ruhlarındaki hazin boşluk, bu günkü insanlığın ibret verici bir aynasıdır. İnsanların insanları seveceği ve insanlara inanacağı günü yaklaştırmak için çalışmakta devam edeceğiz...'' Sabahattin Ali. (Ali Baba Dergisi, Sayı 2. Tarih, 02 Aralık 1947)

’’Köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek daha yeğdir’’ (Sabahattin Ali) diyenlere,

Saygılarımla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.