Faziletliydik, İtibarlıydık, Temizdik, Çevreciydik, Harama el sürmezdik...
Geçmişimizle her zaman övündük, gurur duyduk, duyuyoruz, duyacağız da.
Gelecek nesiller bizler için ne diyecekler acaba?
Onlar, ‘Gurur duymaktan çok; “Çok bencillermiş... çıkarları, boğazları, makam ve gösteriş uğruna her şeyi yapmışlar.
Hayvan ve doğa katliamı yapmışlar.
Asırlık ağaçları katletmişler...
Hayvanları, sebzeleri hormonlamış, bir hafta içinde civcivi tavuk yapmış, iki saatte 8 santimlik salatalığı, 50 santimlik ‘Hıyara’ dönüştürmüşler adını da ‘Hollanda hıyarı’ koymuşlar.” Diyecekler herhalde...
HIRSIZLIK, RÜŞVET, TORPİL ZİNA...
Bir zamanlar Londra Ticaret Odası’nın en görünür yerinde şu anlamda bir tavsiye levhası asılıymış; ‘Türklerle alışveriş et yanılmazsın’...
Ve yine aynı zamanlarda Hollanda Ticaret Odası toplantılarında oylar eşit çıkarsa, Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurmuş.
Kimsenin malına-mülküne göz dikilmez, kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi hor görüp, küçümsemezdik. Dürüsttük, Merttik...
Didim’de, 31 Mart 2019 Mahalli seçimlerinde, 12 saat boyu gözlemlediğim seçim bölgemde oy simsarlarının, çıkarcı yalakaların, tartışmalarda, insanların birbirlerine kullandıkları hakaret sözlerine, aşağılamalarına şahit oldum.
İnşallah gelecek seçimde bunları yaşamayacağız.
KUTUPLAŞMA... Son safhada.
Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtması ile ünlü İtalyan Comte de Marsigil; “Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler, daima yutkunurlar. Bunun içinde saçlarında sakallarında bir hararet oluşur ve zamanla saçları, kaşları hatta sakalları dökülür” der. (Marsigil, Coğrafyacı, doğa bilimleri uzmanıdır. 1658-1730 yılları arası Bologna (İtalya) da yaşamıştır.)
HARAMA EL SÜRMEZDİK... Bakın bir fransız yazar (Motray), 1740 yıllarında ki halimizi nasıl anlatmış; “Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam hiç tanımadığım dükkâncılar, arkamdan adam koşturmuşlardır. Hatta bir kere Beyoğlu’nda ki ikametgâhıma bile sorarak gelmişler, unuttuğum eşyamı teslim etmişlerdi.”
1740 yıllarında, Türkiye’de İngiliz sefirliği yapan Sir James Porter şöyle demiş;
’’Gerek İstanbul’da, gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüte imkan bırakmayacak şekilde ispat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır.’’
Ya şimdilerde neredeyiz?
Cevabı Neyzen Tevfik (1943) versin;
Göründü memleketin iç yüzü çöktüyse temel
Şimdilik harice karşı yüzümüz olsa(?) dahi
Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın
Tükürür zannederim çehremize vatanın tarihi.
Saygılarımla