Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

Suç Kimde?

Aradan geçen 40 koca seneye rağmen bu soru hala soruluyorsa… Aşağıda ki yazı kendi yaşadığım gerçek bir yaşanmışlıktır. Didim’e ilk kez 1980’lerde gelmiştik. Eşimle birlikte yaklaşık 10 sene geceli-gündüzlü çalışıp bir daire alabilecek kadar para biriktirmiştik, Düşüncemiz; hem yatırım olsun, hem de çocuklarla birlikte senede bir kez de olsa akrabalara yük olmadan, zahmet vermeden izin yapabilmek idi. Altınkum'da değeri 50.000 Mark olan bir daire beğendik. (Yanlış hatırlamıyorsam, o dönemde 1 Alman Markı, 5.40 TL değerinde idi) Binanın mimarı aynı zamanda dairenin sahibi ve satıcısı. Bir lokanta da pazarlık yapıyoruz. Bütün masraflar satıcıya ait olmak üzere 48 bin Mark’a anlaştık… Satıcı D.E; - Binanın değerini on bin lira olarak ben yarın tapu işlerini başlatıyorum. İtiraz ettim. - Abi nasıl olur? Ben sana 48 bin Mark ödeyeceğim, sen dairenin değerini sadece ON Bin lira mı göstereceksi? Olamaz… - Evet Yaşar Bey bu işler böyle oluyor maalesef. Bana da bazı şeyler ters geliyor fakat benim yapabileceğim bir şey yok. (Yoksa… buradan yazamayacağım bir takım şeyler anlattı) Eşim ve ben ağzımız açık olayı dinlemek ve; mecburen ‘peki’ dedik. Son rica; hiç olmazsa iki misli falan yapsaydınız… - Tamam dedi D.E… Ve ön ödemeyi yaparak iki gün içerisinde 48 bin Mark ödeyerek tapumuzu 20.000 liraya(!?) içimiz acıyarak aldık. ****** Aradan geçti 40 sene… Herşey hala eskisi gibi mi ne dersiniz?.. Maalesef herşey hala eskisi gibi…. TAS aynı tas, HAMAM aynı hamam… tek değişen hamamcı. Vay ÜLKEM, vay… Biz neden hala, üç ileri iki geri atıyoruz diye merak edenlere sormak istedim; Sizce SUÇLU KİM?
Ekleme Tarihi: 10 Temmuz 2022 - Pazar

Suç Kimde?

Aradan geçen 40 koca seneye rağmen bu soru hala soruluyorsa…

Aşağıda ki yazı kendi yaşadığım gerçek bir yaşanmışlıktır.

Didim’e ilk kez 1980’lerde gelmiştik.

Eşimle birlikte yaklaşık 10 sene geceli-gündüzlü çalışıp bir daire alabilecek kadar para biriktirmiştik,

Düşüncemiz; hem yatırım olsun, hem de çocuklarla birlikte senede bir kez de olsa akrabalara yük olmadan, zahmet vermeden izin yapabilmek idi.

Altınkum'da değeri 50.000 Mark olan bir daire beğendik.

(Yanlış hatırlamıyorsam, o dönemde 1 Alman Markı, 5.40 TL değerinde idi)

Binanın mimarı aynı zamanda dairenin sahibi ve satıcısı.

Bir lokanta da pazarlık yapıyoruz.

Bütün masraflar satıcıya ait olmak üzere 48 bin Mark’a anlaştık… Satıcı D.E;

- Binanın değerini on bin lira olarak ben yarın tapu işlerini başlatıyorum. İtiraz ettim.

- Abi nasıl olur? Ben sana 48 bin Mark ödeyeceğim, sen dairenin değerini sadece ON Bin lira mı göstereceksi? Olamaz…

- Evet Yaşar Bey bu işler böyle oluyor maalesef. Bana da bazı şeyler ters geliyor fakat benim yapabileceğim bir şey yok. (Yoksa… buradan yazamayacağım bir takım şeyler anlattı) Eşim ve ben ağzımız açık olayı dinlemek ve; mecburen ‘peki’ dedik.

Son rica; hiç olmazsa iki misli falan yapsaydınız…

- Tamam dedi D.E…

Ve ön ödemeyi yaparak iki gün içerisinde 48 bin Mark ödeyerek tapumuzu 20.000 liraya(!?) içimiz acıyarak aldık.

******

Aradan geçti 40 sene…

Herşey hala eskisi gibi mi ne dersiniz?..

Maalesef herşey hala eskisi gibi….

TAS aynı tas, HAMAM aynı hamam… tek değişen hamamcı.

Vay ÜLKEM, vay…

Biz neden hala, üç ileri iki geri atıyoruz diye merak edenlere sormak istedim;

Sizce SUÇLU KİM?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.