Efeler Belediyesi tarafından Işıklı Mahallesi’nde düzenlenen deve güreşine katılım neredeyse yok denecek kadar azdı.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile arasının açık olduğu Aydın ilinde yaşayan herkes tarafından biliniyor ve görünüyor.
Pazar günü Efeler Belediyesi tarafından organize edilen deve güreşine, Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, CHP’li Milletvekillerinden, 16 ilçe belediye başkanlarından, CHP İl ve İlçe Örgüt Başkanlarından bir Allah’ın kulu katılmadı. Kerhen Efeler İlçe Başkanı Polat Bora Mersin katıldı. Mersin de geri planda kalmayı tercih etti sanırım.
Kendini yalnız ve boşlukta hisseden Efeler Belediye Başkanı M. Fatih Atay, seyircilere kurum müdürleri ile birlikte deveci yağlığı ile 8 köşe şapka attı. Seyirciye o yağlık ve şapkaları atarken bile yüzü hiç gülmüyordu. Ama tek başına şov yapıyordu.
Bu saatten sonra CHP İl Örgütü ve Genel Merkez acilen durum değerlendirmesi yaparak önümüzdeki yerel seçimleri bir aday arayışı içine girmelidir bence.
Yoksa aynı adayla gidildiği takdirde Efeler Belediye Başkanlığı seçimi kayıptır. Efeler Belediye Başkanlığı seçimini alamayan parti de Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini matematiksel olarak zora sokar.
Efeler Belediye Başkanı M. Fatih Atay, yapılan deve güreşi etkinliğinde yalnızlığını iyice farketmiştir sanırım…
Fazla kompleks insanı yalnızlığa iter…
Yıllardır CHP içinde,
İlçe başkanlığında sen,
İl başkanlığında sen,
Milletvekilliğinde sen,
Belediye Başkanlığında sen,
Adeta bulunmaz Bursa kumaşına dönünce insan şımarmamalı,
Geldiği yeri hiç unutmamalı…
Sayın Başkan;
Borç insanı savaşa,
Başkan olma sevdası da helaka götürürmüş…
Benden söylemesi…
Sen adaylar belirleninceye kadar at havanı atabildiğin kadar…
Bu insanlar zamanı gelince…
İnsanı susuz dereye su içmeye bile gönderirler…
Bir söz vardır, beğenilmeyen tabaktan yemek yenilmez…
Ben M. Fatih Atay olsam…
Bugünden tezi yok, CHP’den istifa eder bağımsız olarak görevimi devam ederim…
* * * * * *
Nazım Hikmet şöyle diyor
yüreğini vermeli insan;
sıktığı ele, kucakladığı dosta,
dokunduğu omuza, gülümsediği yüze,
baktığı göze dinlediği söze.
Çünkü,
verdiğimiz kadar alacağız bu dünyadan.
Yani, ektiğimiz kadar biçeceğiz.
Ne eksik, ne fazla;
sadece hakettiğimiz kadar.