Ülkemizde yürürlükte olan 1983 tarihli Siyasi Partiler Yasasında ön seçim tüm partiler için zorunlu olduğu hükmü mevcut bulunmaktadır. Bu yasada ilgili değişiklik 1986 yılında yapılmıştır ve milletvekili adaylarının ön seçimle belirlenmesine yönelik zorunluluk zorunlu olmaktan kaldırılmıştır. Bu husustaki zorunluluk kalkınca siyasi partilerde milletvekilli adayları siyasi parti genel merkezlerinden belirlemeye başlamıştır. Bu durum parti içi demokrasi ve katılımcı demokrasinin ortadan kalkmasına ve genel merkez yöneticisi egemen bir sistemin güçlenmesinin önünü açmıştır.
Devlet yönetimine katılım ve denetim mekanizması olan Milletvekilliğinin adaylarının belirlenmesine yönelik genel merkez yöneticilerinin bu kararı vermesi aslında toplumun temsil ve katılımının önündeki engeldir. Siyasi partiler özellikle siyasi partiler kanununun değiştirilmesi ve parti tüzüklerinin toplumsal katılıma açık olması yönünde revize çalışmalarına başlamaları önemlidir.
1923 yılında milletvekili adaylarının tespiti Parti Divanı tarafından yapılmıştır, bu durum 1927 yılından itibaren ise Genel Başkanlık Kurulu’nca sağlanmıştır. Bu dönemlerde temsili aranan temel kriterler başta toplumsal tanınırlığı ve lider kadrosuna bağlı olarak görülmüştür. Bu duruma ek olarak 1946 yılında ise çok partili sisteme geçilmiş ve özellikle CHP'de örgüt Milletvekilli adaylarının tespitinin örgüt tarafından yapılmasını talep etmiştir. Dönemin CHP Genel Merkezi bu talebe istinaden kendilerinin de söz sahibi olması adına kontenjanların olmasını savunmuştur. Ancak dönemin Kurultay delegeleri CHP Genel Merkezinin sunmuş olduğu bu öneriyi kabul etmemişlerdir. Bu süreç sonrasında 1951 yılında gerçekleşen kurultayda tüzüğün 55.Maddesi değiştirilmiş ve aday saptamanın bütün yetkiyi parti örgütüne verdiği ilan edilmiştir.
Bu kararın ardından üç yıl sonrasında 1954 yılında toplanan kurultayda tüzüğün 55.maddesine muhalefet partileriyle seçim ittifakı yapılmasına yönelik bir ekleme yapılmıştır. Bu duruma rağmen adayların tespiti noktasında son karar merci olan taraf parti örgütü olarak baki kalmıştır. 1956 yılında gerçekleşen kurultayda Genel Merkez tarafından talep edilen %20 merkez kontenjan talebi dönemin kurultay delegelerince ret edilmiştir ve yetki parti örgütünde kalmıştır.
1976 senesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüzüğünde yapılan değişim ile “milletvekilli adaylarının partinin tüm üyelerinin katılım ile seçilmesi” maddesi getirildi. Bu madde ile beraber genel merkez kontenjanı %5 olarak hükmünü korumuştur. Adaylaşmak için yarışacak adayların CHP üyelerinin en az üç yıllık üyeliklerinin bulunması veya T.B.M.M Üyesi, Belediye başkanı veya il genel meclisinde partimiz adına görev yapmış olma şartı söz konusuydu.
1980 darbesi sonrasında sosyal demokrasinin temsilcisi olarak kurulan SHP’de durum daha demokratik bir tablo ile adaylık tespit süreci sürdürülmüştür. SHP’nin tüzüğünde milletvekili adaylarının “ön seçim delegeleri” ile gerçekleşmesi ve bu ön seçim delegelerinin ise partinin ilgili seçim bölgesinde aldığı oy oranı ile tespit edilmesi sunulmuştur. Genel merkez kontenjanı ise yüzde beş olarak tanımlanmış olup, ön seçimden eğer bir aday seçim bölgesinde bulunan ön seçim delegelerinin yüzde 70 üstü veya daha yükseğini almış ise, kontenjan adayı o kişiden daha üst bir sıralamada yer alamaması, hem delege oyunu hem de örgüt tarafından tercih edilen adayın kıymet görmesinin önünü açmak ile beraber, demokratik katılımı ve parti içi demokrasiyi güçlendirmiştir.
12.yıllık bir siyasi yasaktan sonra 1992 yılında Cumhuriyet Halk Partisi tekrar siyaset hayatında yerini aldı ve altı ok tekrar dalgalanmaya başladı.
Milletvekili adaylığı için öngörülen koşullar;
1) Milletvekili seçim kanunundaki yasaklardan birinin bulunmaması
2) Partili olarak TBMM üyeliği yapmış olmak
3) partili olarak belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği yapmış olmak
4) en az bir yıldan beri parti üyesi olmak
Yönetmeliğin aday tespit yöntemi olarak sunduğu üç yöntem bulunmaktadır;
1) Merkez Yoklaması
2) Aday Yoklaması
3) Önseçim
Aday yoklaması için ise iki tür sunulmuştur
1) Genişletilmiş aday yoklama yöntemi
2) Basit aday yoklama yöntemi
Sosyal demokrat bir partide, parti içi demokrasi ve katılımcılık ciddi önem taşımaktadır. Katılımı kuvvetlendirecek ve yöntemlerin güncellenmesi için önümüzdeki tüzük kurultayı bir fırsattır.