Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

Anavatan...

Doğduğun, çocukluğunun geçirdiğin yere Anavatan dersek çalıştığın, yuva kurup ailenle birlikte yaşayıp çocuklarını büyüttüğün yere ne dememiz gerek? Çocuklarımız doğdukları yere ne demeli Sizce. Babavatan mı?  Çocuğunu doğurup çöpe atan mı anne, yoksa o çocuğu çöpten kurtarıp büyüten, hastalıkta başucunda ilacını, çorbasını içirtip, iyileşmesi için dua eden, yetiştiren mi? Demem o ki; 20 yıl yaşayıp, askerliğim ardından Almanya’ya çalışmaya giden, yarım asırını gurbette geçiren kişinin ‘Anavatan’ı neresi acaba? Türkiye’mi, Almanya’mı? Doğduğu yerde 40 yaşına gelen benim çocuğumun ‘Anavatan’ı neresi Sizce; Babasının doğduğu Türkiye mi, yoksa kendisinin doğduğu ekmek parasını kazandığı, yuvasını kurup, çoluk-çocuğa karıştığı yer olan Almanya mı? 1971 – 2021 Elli koca sene... yani tam yarım asır.  600 Ay. 2 Bin 400 Hafta. 18 Bin 250 Gün. 438 Bin Saat. Vee...26 Milyon 280 Bin Saniye. Lacivert Pasaport ile gittim. Rengi sonra siyah oldu... şimdi kırmızı pasaportum var. 50 yıldır bu pasaportu taşımakla da onur ve gurur duyuyorum.  İnsanlar ‘Gri’ pasaportla Anavatanlarını neden terk ederler, kaçar giderler acaba? Bazen kendi kendime sormuyor da değilim; Yoksa benim tuzum mu kuru acaba diye?... Biz Almanya’ya 20 arkadaşımla birlikte güle oynaya gittik. Aramızda Ermeni, Yahudi de vardı, başka inanç ve görüşte olanı da. Hep birlikte, aynı dili kullanarak, kardeşçe coşkuyla... Orhan Gencebay’ın yeni bestesini dinleyerek; “Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun...” Bugün, aradan yarım asır geçtikten sonra o şarkıyı yine dinliyorum ancak ‘Akil Adam’ Orhan Gencebay’a bakıp haykırmaktan da kendimi alamıyorum;  KULA KULLUK EDENE YAZIKLAR OLSUN!... (Belki bu yazımı okur veya birisi iletir ümidi ile... Kim bilir...) Ben barıştan, insanların kardeşliğinden, sınırların kaldırılmasından yanayım. Dünyanın tek bir vatan olmasından yanayım. Öyle ki; Kendilerini tek bir ağaç,  Ve o ağacın dalları, yaprakları, meyveleri gibi olmalarından yana... Yarınlarımız çocuklarımızın kendilerine armağan edilen (yılda tek bir) günlerini,  23 Nisan’larını kutlayamadıklarına tabii ki üzgünüm, üzgünüz. Ne demiş Nazım Hikmet; “GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ ÇOCUKLAR” Tüm olumsuzluklara rağmen ümidini hiç kaybetmeyenlere, Saygılarımla
Ekleme Tarihi: 26 Nisan 2021 - Pazartesi

Anavatan...

Doğduğun, çocukluğunun geçirdiğin yere Anavatan dersek çalıştığın, yuva kurup ailenle birlikte yaşayıp çocuklarını büyüttüğün yere ne dememiz gerek?

Çocuklarımız doğdukları yere ne demeli Sizce. Babavatan mı? 

Çocuğunu doğurup çöpe atan mı anne, yoksa o çocuğu çöpten kurtarıp büyüten, hastalıkta başucunda ilacını, çorbasını içirtip, iyileşmesi için dua eden, yetiştiren mi?

Demem o ki; 20 yıl yaşayıp, askerliğim ardından Almanya’ya çalışmaya giden, yarım asırını gurbette geçiren kişinin ‘Anavatan’ı neresi acaba?

Türkiye’mi, Almanya’mı?

Doğduğu yerde 40 yaşına gelen benim çocuğumun ‘Anavatan’ı neresi Sizce; Babasının doğduğu Türkiye mi, yoksa kendisinin doğduğu ekmek parasını kazandığı, yuvasını kurup, çoluk-çocuğa karıştığı yer olan Almanya mı?

1971 – 2021 Elli koca sene... yani tam yarım asır. 

600 Ay.

2 Bin 400 Hafta.

18 Bin 250 Gün.

438 Bin Saat.

Vee...26 Milyon 280 Bin Saniye.

Lacivert Pasaport ile gittim. Rengi sonra siyah oldu... şimdi kırmızı pasaportum var.

50 yıldır bu pasaportu taşımakla da onur ve gurur duyuyorum. 

İnsanlar ‘Gri’ pasaportla Anavatanlarını neden terk ederler, kaçar giderler acaba?

Bazen kendi kendime sormuyor da değilim; Yoksa benim tuzum mu kuru acaba diye?...

Biz Almanya’ya 20 arkadaşımla birlikte güle oynaya gittik.

Aramızda Ermeni, Yahudi de vardı, başka inanç ve görüşte olanı da.

Hep birlikte, aynı dili kullanarak, kardeşçe coşkuyla...

Orhan Gencebay’ın yeni bestesini dinleyerek;

“Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun...”

Bugün, aradan yarım asır geçtikten sonra o şarkıyı yine dinliyorum ancak ‘Akil Adam’ Orhan Gencebay’a bakıp haykırmaktan da kendimi alamıyorum; 

KULA KULLUK EDENE YAZIKLAR OLSUN!...

(Belki bu yazımı okur veya birisi iletir ümidi ile... Kim bilir...)

Ben barıştan, insanların kardeşliğinden, sınırların kaldırılmasından yanayım.

Dünyanın tek bir vatan olmasından yanayım.

Öyle ki; Kendilerini tek bir ağaç, 

Ve o ağacın dalları, yaprakları, meyveleri gibi olmalarından yana...

Yarınlarımız çocuklarımızın kendilerine armağan edilen (yılda tek bir) günlerini, 

23 Nisan’larını kutlayamadıklarına tabii ki üzgünüm, üzgünüz.

Ne demiş Nazım Hikmet;

“GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ ÇOCUKLAR”

Tüm olumsuzluklara rağmen ümidini hiç kaybetmeyenlere,

Saygılarımla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yusuf Efe
(26.04.2021 20:27 - #72151)
İşsiz kalma, aç kalma korkusu, salgın korkusundan daha büyük gelmektedir. Bu korku yeni arayışlara yöneltmektedir. Bahtları ve yolları açık olsun.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.