Nicolo Machiavelli der ki: İnsan yığınları büyük hırsıza kızmaz. Onu örnek alır. Onun gibi olmak ister. İnsan yığınları yalancıya kızmaz. Kendisi de yalancıdır. İnsan yığınları yoksula kızarlar. Yoksulun yoksulluğunun “aptallığından” olduğunu söylerler.
İnsan yığınları hep güçlüden yanadır. Güçsüzler onlar için ezilecek böcek gibidirler.
Yığın toplum değildir. Otoritenin kuyruğuna takılmış sürüden başka bir şey değildir onlar. Otoritenin bir işareti ile her türlü kötülüğü yapabilirler.
Macciavelli’ye göre toplum bireylerden oluşur. Bireyler örgütlenir, sorgular, tartışır, düşünür. Bir başka deyişle toplum örgütlüdür. Düşünen, sorgulayan insanlardan oluşur. İçinde yaşadığınız kitleye bakarsanız görürsünüz . Yığın mıdır? Toplum mudur?
Atatürk boşuna dememiş. “Cumhuriyet bizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister” diye... Toplumu ne güzel tanımlamış.
Düşüncelerini, bilgisini ve vicdanını güçlülerin emrine adamış olan insan yığınının ortasında yaşamak sıkıntı veriyor.
Kendimiz bu yığının bir üyesi olmadığımız için sevinsek mi?
Bu yığın için üzülsek mi?
Ne dersiniz?