Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Salih Demir
Köşe Yazarı
Salih Demir
 

Didim’de onuruyla dolaşabilmek

Açık sözlüyümdür. Adam olmayana adamsın demem... Demem çünkü adam değildir. Kimseye yalakalık yapmadığım gibi yalakalık yapan, kıç yalayan kişilerden de hiç mi hiç hazzetmem. Üstelik yüzlerini görmeye bile dayanamam. Öte yandan ben bir Didim severim, doğaseverim. Yaşadığım yerde ve ülkemde demokratik bir yönetim ister, bunu mücadelesini veririm. Kimse benim gibi düşünmüyor diye hiçbir kimseye de tavır almam. Yeter ki halk düşmanı olmasın, yeter ki doğanın canına okumasın, kimsenin canını yakmasın. Didim’de benim hakkımda ileri geri konuşanlar iyi gözleyin ya pezevenklik yapan kimselerdir, ya kıyı yağmacılarıdır, ya rant tacirleridir, ya yolsuzluğa bulaşanlardır, ya da hırsızlıkla, arsızlıkla geçimini temin edenlerdir... Temiz değildirler hiçbir şekilde. Halka kazık atma, Didim’i talan etme, oyun tezgâhlama gibi hesapları yüzünden ve çıkarları gereği kendi içlerinde çatışmaktan da fazla önünü göremez bu kişiler... Didim’de bunlar birbirlerini tanımazdan gelirler, gizli buluşurlar... Yeri gelir tek tek gezerler, yeri gelir sürüler halinde. Eğlendikleri yerler, kullandıkları kadınlar genellikle aynıdır... Birbirlerini satma huyları olmasa hükümeti bile devirirler, rüşvet verir-rüşvet alırlar, adam kayırırlar, adam satın alırlar ve adam harcarlar. Bu sözünü ettiğim kişiler makam mevki sahibi olsalar da / ya da geçmişte bu görevlerde bulunmuş olsalar da durum değişmez. Adam olmayınca ister minare kılıfı dikicisi olsunlar, ister şehrin eskicisi... Fark etmiyor. Şunu açık açık söyleyeyim: Kire ve harama batmışlarla işim olmaz benim. Günahım kadar da sevmem, kendileri de iyi bilirler bunu. Ellerinden gelse beni bir kaşık suda boğmak isterler de, şeyleri tutmaz. En son hangi oyun oynandı Didim’de... Balık çiftlikleri meselesi. Umarım geri tepmiştir. Âmâ sinsidirler, saman altından su yürütür böyleleri. İşin altında kimlerin olduğunu, kimlerin şimdilik birbirlerinden uzak durduklarını, işin içindeki başka çapanoğlanlarını ah bir bilseniz küçük dilinizi yutardınız. Didimlilerin de bu aymazlara karşı azcık uyanık olması lazım artık. Çünkü bunlar birbirlerine karşı gibi gözükseler de aynı kaptan bok suyu içerler. Biri şu partiden, biri bu partiden olsalar da onların bu değerlerin üstünde çıkar ortaklığı gibi kendilerine göre bir değer ortaklıkları vardır. Bu değerleri için söyleyemeyecekleri yalan, giremeyecekleri boya yoktur. Biri makam sahibi olur, öbür başka bir iş kovalama peşinde olur... Fark etmez... Her ne olursa, olacaksa kutsal çıkarlarıdır önemli olan. Balık çiftlikleri meselesini şimdilik geçiyorum da siz geçmeyin... Peşine düşün... Kim kiminle, bu işin içinde kimler var, ağzınız açık kalabilir dikkat edin. İşin buraya kadar kısmı bu... Gelelim işin siyaset kısmına. Ah ki ah! Adam bilirdik dediğin makamlara oturmuş, makamlardan devrilmiş kişilere getireceğim sözü. Düşünüyorum da insanın kendine attığı kazığı başkası atamaz. İnsanın kendisinden başkası kendini insan içine giremeyecek hale getirmez. Dediğim zat da öyle yaptı. Nerden bulduysa iki yankesici, yalaka mı yalaka kişileri aldı yanına devletli olduğu zaman... Siyaset yapacak ya... Lazım olur, kullanırım diye düşündü zağar... Gemi su alınca ilk bunlar terk etti gemiyi de kendisini de... Kapağı başka yere attılar adam sandıkları. İş buldular oralarda. Başkanlık mı dersin, ne dersen de, kent yöneticisi bile çıktı bu yankesicilerden... Masal sanki... Ama ya bizimki... Adamlarım var diye düşündü. Oralarda benim için çalışırlar zannetti. Öyle ya az yem atmadı önlerine, az çanak yalatmadı. İki tarafa da oynadı tabi adamımdır diye sandıkları... Birine ağam dediler, birine paşam... Kuyu kazdılar, kuyu kapattılar. Oyun hala bu kıvamda. Yakında İlçe Seçimleri var Didim’de de... Bizimki sağa sola saptı, çamlar devirdi, kazıklar kopardı. Beni koptuğum yere oraya alırlar diye bel bağladı adamlarına... Orda da desteğini sürdürdü onlara. Diğer uçtaki de –biraz da iktidar olma gücüne güvenerek- o da kendi adamları sayıyor aynı kişileri... Belki de kullanılma kabiliyetlerine duydukları hayranlıktan vaz geçemiyor her ikisi de bu yankesicilerden... İki taraf da adamlarını bu yankesicilerin seçilmesi için seferber etmeye çalışıyor. Tuhaf! Saha aynı, takım oyuncuları belli... Oynanan oyun da bu... Umarım bunların dışında biri devreye girer de ikiyüzlülüğe, yalana, ikili oynamaya dayalı bu oyun bozulur... Bu siyaset kirliliği biter. Didim’e de bahar gelir. Seviye gelir. Ne diyelim Didim’de onuruyla dolaşabilmek kolay değil. Selam olsun onuruyla yaşayanlara.
Ekleme Tarihi: 08 Ekim 2019 - Salı

Didim’de onuruyla dolaşabilmek

Açık sözlüyümdür.

Adam olmayana adamsın demem... Demem çünkü adam değildir. Kimseye yalakalık yapmadığım gibi yalakalık yapan, kıç yalayan kişilerden de hiç mi hiç hazzetmem. Üstelik yüzlerini görmeye bile dayanamam.

Öte yandan ben bir Didim severim, doğaseverim. Yaşadığım yerde ve ülkemde demokratik bir yönetim ister, bunu mücadelesini veririm. Kimse benim gibi düşünmüyor diye hiçbir kimseye de tavır almam. Yeter ki halk düşmanı olmasın, yeter ki doğanın canına okumasın, kimsenin canını yakmasın.

Didim’de benim hakkımda ileri geri konuşanlar iyi gözleyin ya pezevenklik yapan kimselerdir, ya kıyı yağmacılarıdır, ya rant tacirleridir, ya yolsuzluğa bulaşanlardır, ya da hırsızlıkla, arsızlıkla geçimini temin edenlerdir... Temiz değildirler hiçbir şekilde.

Halka kazık atma, Didim’i talan etme, oyun tezgâhlama gibi hesapları yüzünden ve çıkarları gereği kendi içlerinde çatışmaktan da fazla önünü göremez bu kişiler... Didim’de bunlar birbirlerini tanımazdan gelirler, gizli buluşurlar... Yeri gelir tek tek gezerler, yeri gelir sürüler halinde.

Eğlendikleri yerler, kullandıkları kadınlar genellikle aynıdır... Birbirlerini satma huyları olmasa hükümeti bile devirirler, rüşvet verir-rüşvet alırlar, adam kayırırlar, adam satın alırlar ve adam harcarlar.

Bu sözünü ettiğim kişiler makam mevki sahibi olsalar da / ya da geçmişte bu görevlerde bulunmuş olsalar da durum değişmez. Adam olmayınca ister minare kılıfı dikicisi olsunlar, ister şehrin eskicisi... Fark etmiyor.

Şunu açık açık söyleyeyim: Kire ve harama batmışlarla işim olmaz benim. Günahım kadar da sevmem, kendileri de iyi bilirler bunu. Ellerinden gelse beni bir kaşık suda boğmak isterler de, şeyleri tutmaz.

En son hangi oyun oynandı Didim’de... Balık çiftlikleri meselesi. Umarım geri tepmiştir. Âmâ sinsidirler, saman altından su yürütür böyleleri. İşin altında kimlerin olduğunu, kimlerin şimdilik birbirlerinden uzak durduklarını, işin içindeki başka çapanoğlanlarını ah bir bilseniz küçük dilinizi yutardınız. Didimlilerin de bu aymazlara karşı azcık uyanık olması lazım artık. Çünkü bunlar birbirlerine karşı gibi gözükseler de aynı kaptan bok suyu içerler. Biri şu partiden, biri bu partiden olsalar da onların bu değerlerin üstünde çıkar ortaklığı gibi kendilerine göre bir değer ortaklıkları vardır. Bu değerleri için söyleyemeyecekleri yalan, giremeyecekleri boya yoktur. Biri makam sahibi olur, öbür başka bir iş kovalama peşinde olur... Fark etmez... Her ne olursa, olacaksa kutsal çıkarlarıdır önemli olan.

Balık çiftlikleri meselesini şimdilik geçiyorum da siz geçmeyin... Peşine düşün... Kim kiminle, bu işin içinde kimler var, ağzınız açık kalabilir dikkat edin.

İşin buraya kadar kısmı bu...

Gelelim işin siyaset kısmına. Ah ki ah! Adam bilirdik dediğin makamlara oturmuş, makamlardan devrilmiş kişilere getireceğim sözü. Düşünüyorum da insanın kendine attığı kazığı başkası atamaz. İnsanın kendisinden başkası kendini insan içine giremeyecek hale getirmez. Dediğim zat da öyle yaptı. Nerden bulduysa iki yankesici, yalaka mı yalaka kişileri aldı yanına devletli olduğu zaman... Siyaset yapacak ya... Lazım olur, kullanırım diye düşündü zağar... Gemi su alınca ilk bunlar terk etti gemiyi de kendisini de... Kapağı başka yere attılar adam sandıkları. İş buldular oralarda. Başkanlık mı dersin, ne dersen de, kent yöneticisi bile çıktı bu yankesicilerden... Masal sanki... Ama ya bizimki... Adamlarım var diye düşündü. Oralarda benim için çalışırlar zannetti. Öyle ya az yem atmadı önlerine, az çanak yalatmadı. İki tarafa da oynadı tabi adamımdır diye sandıkları... Birine ağam dediler, birine paşam... Kuyu kazdılar, kuyu kapattılar.

Oyun hala bu kıvamda.

Yakında İlçe Seçimleri var Didim’de de... Bizimki sağa sola saptı, çamlar devirdi, kazıklar kopardı. Beni koptuğum yere oraya alırlar diye bel bağladı adamlarına... Orda da desteğini sürdürdü onlara. Diğer uçtaki de –biraz da iktidar olma gücüne güvenerek- o da kendi adamları sayıyor aynı kişileri... Belki de kullanılma kabiliyetlerine duydukları hayranlıktan vaz geçemiyor her ikisi de bu yankesicilerden... İki taraf da adamlarını bu yankesicilerin seçilmesi için seferber etmeye çalışıyor. Tuhaf! Saha aynı, takım oyuncuları belli... Oynanan oyun da bu...

Umarım bunların dışında biri devreye girer de ikiyüzlülüğe, yalana, ikili oynamaya dayalı bu oyun bozulur... Bu siyaset kirliliği biter. Didim’e de bahar gelir. Seviye gelir.

Ne diyelim Didim’de onuruyla dolaşabilmek kolay değil. Selam olsun onuruyla yaşayanlara.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.