Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

Şehitler...

Hepside daha  fidanken eğildi, büküldü, kırıldılar... Hepside dikilen, doğan, ve kabuğunu kırmaya çalışan kuş gibi... Tanımları Şair, Yazar, Gazeteci, Öğretmen olmuş farketmez Hepsi daha çiçektiler; Necmettin Yılmaz, (1994) Gümüşhane. Şenay Aybüke Yalçın(1994) Çorum. Neşe Alten, (1972) Tekirdağ. Sait Korkmaz (1967) Muş. ONLARI VE HEPSİNİ SAYGIYLA ANIYORUZ!.. Hepsi de lanet olası (adı, tanımı ne olursa olsun) terör kurbanı... Kendileride zorluklarla okula gitmiş, azimle okumuşlar. Yoksulluğun, köy yaşamının acı gerçeklerini bilen... Atandıkları okulların imkansızlıklarına rağmen, kendi çabaları ile birşeyler yaparak... Kendi maaşları ile aldıkları malzemelerle (halk benzetmesi ile), ahırı sınıfa çevirerek... Sıra yerine yerde oturarak... Okula gelirken ıslanan ayakkabısını, çorabını tezek yanan sobada kurutarak eğitim vermeye çalışan öğretmenler. Hepsinin geride bıraktıkları hazin, içleri burkan hayat hikayeleri. Örneğin 1994 de şehit edilen Sait Korkmaz. Bakın şehitin eşi Aklime Korkmaz o geceyi nasıl anlatıyor: “Hamileydim. Köydeki sağlıksız sular sebebiyle tifo kapmıştım. Çok halsizdim. Eşimle 29 Eylül 1994 akşamı yemek yedikten sonra sohbet ettik. O gün milli maç vardı. Eşim, maçı seyretmek istediğini söyleyip kızımla benim yatmamızı istedi. Biz uyumuşduk. Sert kapı çalınmasıyla uyandım. Köylülerden biri hastalandı diye düşündüm. Kalktığımda eşim kapıyı açmıştı; elleri silahlı, telsizli ve tam donanmış iki kişi vardı kapıda. Biraz konuştuktan sonra eşime ‘Bizi kapıya kadar geçirir misin?’ dediler. Eşim ve ben balkona çıktık. ‘Dışarının lambasını kapatın, evinizden çıktığımızı kimse görmesin.’ dedikten sonra kapıda duran bir köpeği göstererek ‘Şu köpeğe ekmek verin, bizi ısırmasın(Aslında bunlar köpek bile olamayacak kadar korkak iki ayaklı mahluklar)’ dediler. Ben ve eşim köpeğe ekmekverirken eşimi çağırdılar, ‘Hoca gel, sana bir şey diyeceğiz!’ dediler. Eşim yanlarına gitti, birden kurşun sesleriyle birlikte eşim ‘Aklime!’ diye bağırdı. Koşup, dışarının lambasını açtım. Havaya ateş ediyorlar sandım. Eşimi yerde can çekişiyordu. Sarıldım; ‘Beni de öldürün!’ diye bağırmaya başladım. Kaçmışlardı. Eşim ‘Korkma, yaşıyorum’ der gibi bana işaret ediyordu. Başımdaki yazmayı sağ göğsündeki kurşun yarasına bastırdım. Bir yandanda ağlıyor, haykırıyordum; ‘Ölme, ne olur Ölme... doğacak çocuğunu gör!!!’. Tüm teröristlere, adaletsizlere (dini, dili, ırkı, mesleği ve sıfatı ne olursa-olsun)acılar içindekıvranarak,kanserden cen vermeleri dileklerime katılanlara, Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 24 Temmuz 2017 - Pazartesi

Şehitler...

Hepside daha  fidanken eğildi, büküldü, kırıldılar...

Hepside dikilen, doğan, ve kabuğunu kırmaya çalışan kuş gibi...

Tanımları Şair, Yazar, Gazeteci, Öğretmen olmuş farketmez

Hepsi daha çiçektiler;

Necmettin Yılmaz, (1994) Gümüşhane.

Şenay Aybüke Yalçın(1994) Çorum.

Neşe Alten, (1972) Tekirdağ.

Sait Korkmaz (1967) Muş.

ONLARI VE HEPSİNİ SAYGIYLA ANIYORUZ!..

Hepsi de lanet olası (adı, tanımı ne olursa olsun) terör kurbanı...

Kendileride zorluklarla okula gitmiş, azimle okumuşlar.

Yoksulluğun, köy yaşamının acı gerçeklerini bilen...

Atandıkları okulların imkansızlıklarına rağmen, kendi çabaları ile birşeyler yaparak...

Kendi maaşları ile aldıkları malzemelerle (halk benzetmesi ile), ahırı sınıfa çevirerek...

Sıra yerine yerde oturarak...

Okula gelirken ıslanan ayakkabısını, çorabını tezek yanan sobada kurutarak eğitim vermeye çalışan öğretmenler.

Hepsinin geride bıraktıkları hazin, içleri burkan hayat hikayeleri.

Örneğin 1994 de şehit edilen Sait Korkmaz.

Bakın şehitin eşi Aklime Korkmaz o geceyi nasıl anlatıyor: “Hamileydim. Köydeki sağlıksız sular sebebiyle tifo kapmıştım. Çok halsizdim. Eşimle 29 Eylül 1994 akşamı yemek yedikten sonra sohbet ettik. O gün milli maç vardı. Eşim, maçı seyretmek istediğini söyleyip kızımla benim yatmamızı istedi.

Biz uyumuşduk.

Sert kapı çalınmasıyla uyandım. Köylülerden biri hastalandı diye düşündüm.

Kalktığımda eşim kapıyı açmıştı; elleri silahlı, telsizli ve tam donanmış iki kişi vardı kapıda.

Biraz konuştuktan sonra eşime ‘Bizi kapıya kadar geçirir misin?’ dediler. Eşim ve ben balkona çıktık. ‘Dışarının lambasını kapatın, evinizden çıktığımızı kimse görmesin.’ dedikten sonra kapıda duran bir köpeği göstererek ‘Şu köpeğe ekmek verin, bizi ısırmasın(Aslında bunlar köpek bile olamayacak kadar korkak iki ayaklı mahluklar)’ dediler.

Ben ve eşim köpeğe ekmekverirken eşimi çağırdılar, ‘Hoca gel, sana bir şey diyeceğiz!’ dediler. Eşim yanlarına gitti, birden kurşun sesleriyle birlikte eşim ‘Aklime!’ diye bağırdı. Koşup, dışarının lambasını açtım. Havaya ateş ediyorlar sandım. Eşimi yerde can çekişiyordu. Sarıldım;

‘Beni de öldürün!’ diye bağırmaya başladım. Kaçmışlardı.

Eşim ‘Korkma, yaşıyorum’ der gibi bana işaret ediyordu.

Başımdaki yazmayı sağ göğsündeki kurşun yarasına bastırdım.

Bir yandanda ağlıyor, haykırıyordum;

‘Ölme, ne olur Ölme... doğacak çocuğunu gör!!!’.

Tüm teröristlere, adaletsizlere (dini, dili, ırkı, mesleği ve sıfatı ne olursa-olsun)acılar içindekıvranarak,kanserden cen vermeleri dileklerime katılanlara,

Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.