Farz mı, sünnet mi?
“Sen sünnet oldun mu? (!)…
Soruyu soran Alman bir iş arkadaşı idi.
Haydi ver bakalım cevabı Yaşar dedim kendi-kendime…
Soru bir Müslüman tarafından sorulsa daha zor olurdu da… neyse ki soruyu soran bir Alman yani Hristiyan.
Soruya, soru ile cevap benim için rahat oldu;
- Yahudiler de sünnet oluyor, Siz Hıristiyanlar neden olmuyorsunuz?
Bu arada aklıma diyanet işlerinin internet sayfasına gelen sorular da geldi tabii;
- Banyo yaparsam oruç bozulur mu?
- Sakız çiğnersek oruç bozulur mu?
- Kızımı öpersem oruç bozulur mu? gibi...
Bu soruları düşününce bir Alman'ın ‘etek tıraşı’ sorusu çok daha tabii, normal hatta mantıklı geldi bana.
(Profesör olmuş, eğitimci kişi bile; “Kız çocuğu ayağı sandalyeden yere değerse evlenebilir” derse.)
Biz böyle soruları gençliğimizde sormamıştık.
Yarının gençleri; şu soruları sormaya devam ederler herhalde…
(Eğitim müfredatı böyle devam ederse.)
Hamile kadın sokakta gezmeli mi?
Kadın, erkeğin yanında sakız çiğneyebilir mi?
Kadın sesli gülmeli mi?
Kız çocuğu kucağa alınmalı mı?
Kız çocuğu altı yaşında evlendirilebilir mi?’
Üzücü ve acı değil mi?
Milli Eğitim Bakanı olan her yeni kişi, ayrı bir düşünce, ayrı bir felsefeyle oturuyor ceylan derisi koltuğa.
Sanki bakanlar çocukluk düşüncelerini uyguluyorlar.
Sanki her Milli Eğitim Bakanının evinde bir, ‘Alaaddin’in lambası’ var;
“Ey Bakan, istediğin oldu. Sen artık Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Eğitim Bakanısın, çocukluğunda düşlediğin, denemek istediğin her şeyi yapabilirsin artık…” der gibi.
Çocuklarımızın, ben nereden geldim? sorusuna; SENİ LEYLEK GETİRDİ diye cevap verme dönemi tekrar başlayacak.
(Ellerinde "gavur"(!) icadı cep telefonu ile konuşurken.)
“ZİHNİNDE (aklında) YER ETMELİ ŞU HAKİKAT HER FERDİN;
SEBEBİ CEHALETTİR (cahilliktir) CEMİYETTE HER FERDİN!..
(Mevlâna)
Saygılarımla...