Dövemeyiz... Ve biz, bükemediğimiz bileği öperiz.
Ayrıca biz; Yiğidi döveriz, fakat hakkını da veririz...
Didim’de 30 Mart seçimleri ardından yapılan itiraz, sayım... ardından bir itiraz daha, tekrar sayım derken aradan 20 gün geçmişti...
164 oy farkı ile seçilen, Didim’in yeni Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay ile yaptığımız ilk basın toplantısında; “...Didim’de bazı şeyler ağır-aksakta olsa yürümüş, bazı yanlışlıklar istemeden de olsa yapılmıştır. Fakat bütün olumsuzlukların yanında güzel şeyler de yapılmıştır... Bu vesile ve Siz basın mensubu arkadaşlar aracılığı ile başta Didim’e emeği geçen Başkan Mümin Kamacı olamak üzere, tüm meclis üyeleri ve belediye personeli arkadaşlara teşekkür ederiz. Yapılan onca güzellikleri inkâr etmek nankörlük olur...”
Demiş, iki dönem(on yıl) Belediye Başkanlığı yapan Mümin Kamacı ve ekibinin yaptığı güzel şeyleri inkâr etmemiş, teşekkür ederek ‘Belediye Mührü’nü Kamacı’dan almıştı…
Başkan Atabay bu toplantıda bir şeyin daha altını çizerek şöyle söylemişti; “Fakat bir şeyi affetmiyorum... yapılan itirazlarla bize çok değerli 20 günü kaybettirdiler, biz vazifemize yirmi gün geç başladık... kaybedilen 20 gün...”
Bu konuşmalar ardından, bu gün(26.07.2014) itibarı ile aradan tam üç ay geçmiş...
Güzel şeyler olmuş mu?
Seyyar satıcılar, işgalciler gözü ile bakarsak HAYIR!.. güzel şeyler olmamış...
Esnafın, turistin(yerli-yabancı), ve Didim halkının gözü ile bakacak olursak EVET!.. Didim’de güzel şeyler olmuştur, olmaya da devam edeceğine inanıyoruz.
‘Olmuştur, inanıyoruz’ derken; her gün Çamlık’ta beraber spor yaptığımız spor arkadaşlarıyla yaptığım ‘anketvari’ sohbetlere dayanarak yazıyorum.
Fakat Belediyede genel olarak bir tutarsızlık ta söz konusu. Tutarsızlık derken; ‘yapacağız, edeceğiz, tamamdır’ gibi verilen bazı sözlerin havada kaldığı yönünde... bu tutarsızlıkların nereden kaynaklandığını henüz çözemedim(fakat çözeceğim)... notlar alınırken işin ciddiyetine mi, kişinin iyi niyeti ve yumşak yüzlülüğüne mi yoksa, ‘’Boşver, savsakla gitsin’ felsefesi mi henüz kavrayamadım.
Fakat bir gerçeği gözardı etmemek gerek, her insan kendisinin ciddiye alınmasını ister...
Yapılabilecek bir şeye ‘olur’ vermek o işin her halukarda yapılmasını gerektirir. Aksi halde ‘olur’ deyip o insanı, işi ciddiye almamak, kelimenin tam anlamı ile, o kişiyi ‘savsaklamak’ demektir. Ki.. bu hareket hoş birşey olmadığı gibi, üzücü olaylara da sebebiyet verebilir.
Belediyede herşey yeni yapılanma aşamasında olmasından mıdır nedir, başkanlar sürekli yorgunlar. Arzular da bir türlü bitmek bilmiyor.
Bu bitmek tükenmek bilmeyen istek ve şikayetlerden bir-kaçını örnek vernek gerekirse; ’’Ben oyumu CHP’ye verdim siz hala benim oğlanı bir yere yerleştirmediniz...
Bizim ceddenin yolları hala bozuk... Seçimden önce böyle konuşmuyordunuz ama... Beni falan meclis üyesi gönderdi... gibi.
Her yeni Belediye seçimi ardından, yapılanma aşamasında olduğu gibi, herkesin bir beklentisi var, ufakta olsa...
Fakat biz Başkanın çekirdek sözünü ciddiye alıyoruz; BİZ VAZİFEDE OLDUĞUMUZ SÜRECE AHBAP-ÇAVUŞ İLİŞKİSİ OLMAYACAK!..
Eh... bizde işi İnşallah-Maşallahlara bırakmak istemiyoruz, bırakılacağına da inanmıyoruz... Bu vesile ile;
Kalemini değilde, yazısını satanlara,
Saygılarımla…