İnsanlar çoğu kez (belki de) farkında olmadan kendilerini soyutlarlar.
Daha bilgilidir, daha iyi yapar, daha güzel yazar... bencildir.
Ehliyetini yeni almış bir şoför, ilk zamanlar dikkatlidir.
Kendine güveni artıp, iyi bir sürücü olduğunu düşünür hale geldiğinde bencil olur.
Bu dönemde kaza üstüne kaza yapar veya sebep olur.
İşte bu tutum da insanları kendinden soğutmanın, uzaklaştırmanın en önemli nedenlerindendir.
Kişiye ne kadar çok değer verir, pof-poflar sanız, o denli bencilleştirirsiniz aslında.
Kendisinin vazgeçilmez, üstün nitelikli biri olduğunu sanır. (Burnu havadadır.)
Çocuk gibi şımarır, peşinden koşturur, hakarete varan sözler söyler.
Bu aşamada ya Siz ‚Melek’ olmanız veya ’yeter be’ diyerek kişiden uzaklaşmanız gerekir...
Kişiye hak ettiğinden fazla değer verilmiştir.
Siz şimdi onun gözünde çukurdasınız.
Kişi gerçek karakterini göstermeye başlamıştır artık.
Aslında ben, sen, Siz onu pof-poflarla, övgülerle‚ ‘Bulunmaz Hint Kumaşı’ yaptık.
SABAHIN HABERCİSİ...
Kümesin tek horozu o kadar hastaymış ki bütün tavuklar onun ertesi sabah öteceğini tahmin etmiyorlar, hatta öleceğini düşünüyorlarmış.
Tüm tavuklar; “Efendimiz yarın sabah ötmeyecek, güneşi çağırmayacak, onun için de sabah olmayacak’’ diyorlarmış.
Umutsuzluk içerisinde sabaha kadar kara-kara düşünmüşler.
Anlaşıldığı gibi hepsi de; ’’Kralları saydıkları horozun ötüşüyle güneşin doğacağına inanıyorlarmış.
Güneş, ertesi gün tavukların bu boş düşüncelerini ortadan kaldırmış...
O çok hasta, güçsüz, horoz, ötmediği halde güneş sabahleyin tüm güzelliği, parıltısı ile doğmuş ve olağan akışı ile devam etmiş. (Abdülbaha)
‘Ne oldum değil, ne olacağım diyenlere’,
Saygılarımla