Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Yaşar Çelebi
Köşe Yazarı
Yaşar Çelebi
 

Ateş Düştüğü Yeri Yakar...

Bir ölünün arkasından ‘rahmet’ dilemek, sevenlerine ‘sabır’ dilemek ve son görevimiz olarak mezarı başında dua okumaktan başka ne yapabiliriz ki. Her kişi ölümü tadacaktır. Milyarları, Dolarları, Euroları, altın sarayları da olsa... Bir ülkenin idarecileri oy aldıkları halkına karşı saygısız, sevgisiz, ilgisiz ise... Her türlü sosyal haklarından yoksun bırakıyor ise... O ülke halkı değersizleşir. SMA hastası çocukları olan aileler yıllardır yalvarıyorlar. Ufak, ufak yardımlarla yavrularına ilaç parası toplamak için kapı-kapı dolaşıyorlar. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan; ’’Biz büyük ve güçlü bir ülkeyiz...’’ diyen politikacılar, idareciler hastanelere, doktorlara, eczanelere ve mezarlıklara gitsinler. Laf ebeliği ile hayali ihracat ile büyüklük olmuyor. Yakup, yurt dışında çalışmış, yıllarca anne, baba sevgisini; kendisini büyüten babaannesi, hala ve amcalarından almaya çalışmış, anne kucağına, baba ilgisine hasret bir çocuk olarak yetişti. Sevgisini, hasretini senede bir 3 hafta, 4 hafta izin yapmaya gelen anne-babasının getirdiği oyuncaklarla oynayarak giderdi. Anne-baba hasreti ona okuma hırsı verdi. Evlendiğinde yurt dışında çalışmak kendi yaşadığı; “Hasretliği, sevgi eksikliğini” çocuklarına da yaşatmamak hırsı ve azmi ile Orta Doğu Teknik Üniversitesini(ODTÜ) başarı ile bitirdi. Yolunu kendi tırnakları ile kazıyarak açtı. Emeği ve zekâsı ile çok güzel para kazandı. ‘Hayırlı Evlat’ oldu, ailesine yardımlar etti. Evlendi. Ancak, çok sevdiği, özlemini çektiği çocuk sahibi olamadı. Amansız hastalığın pençesine yakalandı: Kanser! Geç kalmıştı. Koşturmaktan, çalışmaktan farkına bile varmadı hastalığının... Kanser hastaları için ‘Akıllı İlaç’ adını verdikleri bir ilaç bulunduğu söylendi... hatta doğrulandı da ancak ilaç müsaadesi bir türlü onaylanmadı. Yakup’ta diğerler hastalar gibi (SMA, HUNTİNGTON, KANSER ve benzerleri) ilaç kurbanı oldu, hayatını kaybetti. Sağlık bakanlığına çağrımız; Lütfen bürokrasiyi bir kenara bırakın... çocuklarımızın, gençlerimizin, halkımızın sıhhati, huzuru, mutluluğu için uğraş verin.   Son dakika ilavesi: Ülkemiz geniş çaplı ve şiddetli deprem felaketi yaşıyor. 17 Ağustos 1999 Adapazarı depremini yaşamış kişi olarak acıların çok büyük, (10 İlimize yayılmış olması nedeni ile) ‘yıkımın’ çok daha fazla olacağını düşünüyorum. Allah’dan tek temennimiz can kayıplarının az olmasıdır. ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN!.. Saygılarımla 
Ekleme Tarihi: 16 Şubat 2023 - Perşembe

Ateş Düştüğü Yeri Yakar...

Bir ölünün arkasından ‘rahmet’ dilemek, sevenlerine ‘sabır’ dilemek ve son görevimiz olarak mezarı başında dua okumaktan başka ne yapabiliriz ki.

Her kişi ölümü tadacaktır. Milyarları, Dolarları, Euroları, altın sarayları da olsa...

Bir ülkenin idarecileri oy aldıkları halkına karşı saygısız, sevgisiz, ilgisiz ise...

Her türlü sosyal haklarından yoksun bırakıyor ise...

O ülke halkı değersizleşir.

SMA hastası çocukları olan aileler yıllardır yalvarıyorlar. Ufak, ufak yardımlarla yavrularına ilaç parası toplamak için kapı-kapı dolaşıyorlar. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan; ’’Biz büyük ve güçlü bir ülkeyiz...’’ diyen politikacılar, idareciler hastanelere, doktorlara, eczanelere ve mezarlıklara gitsinler.

Laf ebeliği ile hayali ihracat ile büyüklük olmuyor.

Yakup, yurt dışında çalışmış, yıllarca anne, baba sevgisini; kendisini büyüten babaannesi, hala ve amcalarından almaya çalışmış, anne kucağına, baba ilgisine hasret bir çocuk olarak yetişti.

Sevgisini, hasretini senede bir 3 hafta, 4 hafta izin yapmaya gelen anne-babasının getirdiği oyuncaklarla oynayarak giderdi.

Anne-baba hasreti ona okuma hırsı verdi. Evlendiğinde yurt dışında çalışmak kendi yaşadığı; “Hasretliği, sevgi eksikliğini” çocuklarına da yaşatmamak hırsı ve azmi ile Orta Doğu Teknik Üniversitesini(ODTÜ) başarı ile bitirdi.

Yolunu kendi tırnakları ile kazıyarak açtı. Emeği ve zekâsı ile çok güzel para kazandı. ‘Hayırlı Evlat’ oldu, ailesine yardımlar etti.

Evlendi. Ancak, çok sevdiği, özlemini çektiği çocuk sahibi olamadı.

Amansız hastalığın pençesine yakalandı: Kanser!

Geç kalmıştı.

Koşturmaktan, çalışmaktan farkına bile varmadı hastalığının...

Kanser hastaları için ‘Akıllı İlaç’ adını verdikleri bir ilaç bulunduğu söylendi... hatta doğrulandı da ancak ilaç müsaadesi bir türlü onaylanmadı.

Yakup’ta diğerler hastalar gibi (SMA, HUNTİNGTON, KANSER ve benzerleri) ilaç kurbanı oldu, hayatını kaybetti.

Sağlık bakanlığına çağrımız; Lütfen bürokrasiyi bir kenara bırakın... çocuklarımızın, gençlerimizin, halkımızın sıhhati, huzuru, mutluluğu için uğraş verin.

  •  

Son dakika ilavesi: Ülkemiz geniş çaplı ve şiddetli deprem felaketi yaşıyor.

17 Ağustos 1999 Adapazarı depremini yaşamış kişi olarak acıların çok büyük, (10 İlimize yayılmış olması nedeni ile) ‘yıkımın’ çok daha fazla olacağını düşünüyorum.

Allah’dan tek temennimiz can kayıplarının az olmasıdır.

ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN!..

Saygılarımla 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.