YGS sonrası ailelere ayrı bir yük binmekte. Sınavın değerlendirilmesi ve var olan olumsuzlukları dağıtma sorumluluğu.
Bu sorunu çözmenin yolu da empati kurmaktan geçiyor, bu da sadece söylemiş olmak için söylemek değil tabi ki.
California Üniversitesinden Ross Thompson bir deneyde aileleri ikiye ayırıyor: empati yeteneği yüksek çocuklara sahip olanlar ve empati yeteneği düşük çocuklara sahip olanlar.
Hikâye okuma
Thompson, iki gruptaki ailelere de kelimeler veriyor ve çocuklarına o kelimeler ile bir hikaye uydurup, anlatmasını istiyor. Bu sırada anlatılan hikâyeler kaydediliyor ve daha sonra inceleniyor.
Empati yeteneği yüksek çocuklara sahip olan aileler daha uzun hikâye anlatıyor ve hikayede oluşturdukları karakterlerin bakış açılarını detaylı şekilde aktarıyor.
Diğer gruptaki aileler sadece olaylar anlatıyor. Karakterlerin bakış açılarını çok yansıtmıyor.
Sorunlu bir olay
Gerçek hayatta çocuklarıyla ilişkileri de mi böyle diye merak ediyor, Thompson. Çocuğunuz sebebiyet verdiği bir sorunu ya da olayı anlatınız, diyor.
Empati yeteneği yüksek olan çocukların aileleri olayı anlatırken hem kendi bakış açılarını hem de çocuklarının bakış açısını aktarıyor.
Diğer grup sadece kendi bakış açısını anlatıyor. Ailenin empatiden uzak tarzı tabii ki çocuğa yansıyor.
Onun için ailelerin tutumu ve örnek olması çok önemli.
Saldırgan ve daha az başarılı
Empati yeteneği düşük çocuklarla ilgili başka bulgular da var.
Daha saldırgan oluyorlar ve derslerde daha az başarılılar.
Neden saldırgan?
Çünkü karşı tarafının bakış açısını anlayamadığı için kendini haklı görüyor ve sorun çıkartıyor.
Neden daha az başarılı?
Çünkü empati sahip olmak, güçlü zihinsel beceri gerektiriyor. Empati yapan kişi kendi görüşünü ve varsayımını bir süre rafa kaldırıyor, karşı tarafın düşüncesini tartıyor, durumu onun açısından hayal ediyor ve iki taraflı bir sonuç çıkartıyor. Bütün bunlar hep zihinsel beceri gerektiriyor.
Zihinsel becerisi yüksek olan çocuk da başarılı oluyor.
Nasıl empati gelişir?
Çocuk bir sorunla geldiğinde verilen yanıtlar çok önemli.
“Anne, canım sıkkın. Sınavdan düşük not aldım.”
- Sorun değil oğlum. Sıkma canını.
- Bir dahasında daha iyi yaparsın.
- Üzüldüğün şeye bak. Alt tarafı bir sınav…
Bu ifadelerin hepsi destek ifadeleri gibi görünse de hiçbirinde empati yok. Tam tersi (sırasıyla) sorunu örtme, baskı ve hissedilen duygunun gereksizliği üzerine vurgu var.
Yapmamız gereken hikâyeyi dinlemek ve kendi düşüncelerimizi de ön plana çıkarmak.