Öğrencilerin merakla beklediği tatil dönemine girdik. Günümüzde tüm notları e okul üzerinde görmemize rağmen son gün çocukların ellerinde karnelerinin olması ayrı bir hava yaratır. Hayatta başarılı ya da başarısız olmanın tek ölçütü ne yazık ki “not” olmuştur. Bu noktaya velileri getiren de karşılaştırma, sıralama yapma çabasıdır. Artık bu düşünce tedavülden kalkmalıdır.
Bizim toplumumuzda zayıf alan ne yazık ki tek sorumlu öğrencidir. Herkes ona yüklenir. Burada benzetme yapmak gerekirse bir futbol takımında kaleci golü yediğinde tüm olumsuz düşünceler kaleci üzerinde toplanır. Oysaki sahada kaleci dışında 10 kişi daha vardır. Sonuçta golü sadece kaleci yemez takım yer. Bu örnekte olduğu gibi zayıf bir not varsa bundan hepimiz sorumluyuz.
Üniversite giriş sınavında 2014 yılında üzerinde durulması gereken ayrıntılar çıktı. Sınava Giren 1.950.163 kişi den YGS 1 de barajı geçen öğrenci sayısı 760.286 olarak gerçekleşti. Karnelerimizin dışında bizi bekleyen bir YGS/LYS gerçeği de var. Bu yüzden performansı sadece öğrenci üzerinden değil sistem üzerinden de tartışmak gerekiyor.
Karne notlarının beklendiği gibi gelmeyen öğrencilerin velileri öncelikle çocuklarına hoş görülü ve güvenli bir yaklaşım içinde olmaları gerekmektedir. Sevgimizde kısıtlamalara gitmek en büyük yanlıştır. Bu durum çocuğumuzda güvensizliğin oluşmasına imkân tanıyacak, ileri dönemler için ciddi sorunlara dönüşebilecektir. Bundan dolayı geçmişi öfke ile sorgulamayın.
Belirli dönemlerde öğrenciler birtakım uyum sorunları yaşayabilmektedir. Özellikle ergenlik dönemi, ilkokul birinci ve altıncı sınıflarda ve lise birinci sınıfta bu sorunlar oldukça artmaktadır. Bu dönemlerde öğrenciler daha fazla zorlanabilmekte, başarısızlıklar artabilmektedir. Bu nedenle bu dönemde çocuklar daha fazla desteklenmeli, başarısızlıktan ziyade başarıları ön plana çıkarılarak kendilerine güvenmeleri sağlanmalıdır.
Ödül ve ceza uygulamalarında asla aşırıya kaçılmamalıdır. Tatil dönemi içinde belli bir program olmalıdır. Özellikle kitap okumaya mutlaka zaman ayrılmalıdır. Günde 1/1.5 saat çalışmak yeterlidir.
Bu dönem içinde anne ve babalarda şu soruların cevabını kendi içlerinde vermelidirler:
Dönem içerisinde okul öğretmenleri ile iletişim içinde olduk mu?
Yazılılardaki hataların üzerine gitmesine yardımcı olduk mu?
Çatışmaların olmadığı sağlıklı bir aile ortamı yaratabildik mi?
Ödev sorumluluğu verdik mi? (ödevlerine ne derece ortak olduk?)
Kitap okuması için onlara model olduk mu?
Unutulmamalıdır ki karne notları zekâyı değil okul performansını ölçmeye yöneliktir.
Geçmişten geri bildirim alıp geleceği oluşturmak için sağlıklı iyi bir iletişim kurarsak karne gününü de hesaplaşma gününe çevirmemiş oluruz.
Son olarak çocuklarımıza küçük bir not;
“Ufkunuzun neresi olacağını başkalarının kalemine bırakmayın. Siz çizin. Ancak elinizde kurşun kalem, silgi de bulunsun. Gerektiğinde silip daha ilerisini çizebilmek için ve yelkenleriniz için rüzgâr beklemeyin, bulutu ve rüzgârı da siz çizin.“