Okullar başarısızlık meselesini kesinlikle çok yanlış anlıyorlar. Okullarda cevaplar üzerine odaklanıyorlar ama sorularla hatalar aslında daha öğreticidir. Onlar sayesinde öğreniriz. Sık sık öğrencilerimin sorularına, “Bu size aptalca gelebilir ama…” diyerek başladıklarını duyuyorum. Öğrenciler aptalca görünmekten, bunun bir başarısızlık olarak görülmesinden korkuyorlar. Bir sınıfta soru sormaktan daha doğal ne olabilir?
Sınıf ortamlarını yeniden ele almalı ve sınıfları soru sorulabilen alanlar yapmalıyız. Sınıftaki eğitimcinin de zayıflıklarını gösterebilmesi gerekir. Eğitimci, sorulan sorunun cevabını bilmiyorsa yürekli bir şekilde, “Cevabı bilmiyorum ama gelin birlikte bulalım” diyebilmelidir. Eğitimin doğru cevaplar ve notlar üzerine odaklanması öğrencilerin soru sormaktan korkmasına neden oluyor. Stanford Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Deborah Stipek, Science dergisindeki yazısında, okulların stres ve kaygıya neden olarak öğrenmeye hiçbir katkısı bulunmayan bir başarısızlık korkusu beslediğini belirtiyor.
Aslında bu ironik bir durum çünkü çocukların yaradılışında riske girmek vardır. Kaldırım kenarındaki ince taşlara denk gelirlerse, hemen onun üzerinde yürümeye çalışırlar. Ya da parlak bir şey mi gördüklerinde hemen uzanırlar. Dünyayı bu şekilde keşfederler. Başarısızlığa uğrayarak ve riske girerek öğrenirler. İşte bu keşfetme ve merak duygusu sınıfta eziliyor. Sınanma, riske girme hevesimizi ortadan kaldırıyor. Riske girme hevesini sınıflara geri getirmemiz gerek.
Çocuklara harika başarısızlık hikâyeleri anlatmamız gerekiyor. Thomas Edison, ampul fitili için uygun malzemeyi bulana kadar 10.000 farklı malzeme denemişti. Bu başarısızlık mıdır? Hayır, sadece Edison’un çok fazla veri topladığını gösterir. Onun da dediği gibi, 9.999 yolun işe yaramadığını anlamıştı bu şekilde. Başarısızlık kelimesinden ürkmek yerine okullarda Başarısızlık Kulüpleri kurmamız gerekir. Bu kulüplerde bir araya gelen öğrenciler, riske girerek öğrendikleri şeyleri anlatmalılar. Biz de riske giren öğrencileri yüreklendirmek için onlara madalyalar vermeli ve “Nasıl başarısızlığa uğradın? Ne öğrendin?” diye sormalıyız.
Başarıya ulaşmak için başarısızlıkla arkadaş olmamız şart. Başarısızlık sayesinde daha iyi, daha güçlü ve daha akıllı insanlar olursunuz.