Deniz Baykal’ın birkaç gün önce bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalar CHP’nin kendisine gelmesi açısından önemliydi…
Etrafımız yangın yerine dönmüşken CHP “gereksiz şeyleri” tartışmakla zaman geçiriyor…
CHP başka bir ülkeyle savaşa girildiğinde ya da bugün olduğu gibi Türkiye kuşatma altına alındığında cumhuriyeti kuran partiye kendi milletinin ve kendi hükümetinin yanında yer almak düşer, “karşı tarafta” durmak değil…
Artık kafa yapımızı değiştirelim…
Düne kadar CHP en “millici” partilerden biriydi…
Sorunlu, sıkıntılı tüm özelliklerine rağmen CHP’nin ana gövdesini “ulusalcı”, “Misak-i millici” kesimler oluşturuyordu…
CHP, milli mücadeleyi yöneten ekibin kurduğu bir partiydi…
Deniz Baykal’ın liderliğini yaptığı CHP de, bu geleneğe nispeten bağlıydı…
Kaset kumpası ile Deniz Baykal’ı değil, CHP’nin “milli” çizgisi ve geleneği tasfiye edildi…
CHP, kendi ülkesine düşman bir parti durumuna getirildi…
CHP’de hâlâ süren Atatürk posterinin kimin tarafından indirildiği tartışmasının simgesel bir önemi var…
Atatürk “milli mücadeleyi” temsil ediyor…
Bugünkü CHP ise bu çizgiden çoktan uzaklaşmış durumda…
Bu kopuş Baykal zamanında değil, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde gerçekleşti…
CHP’deki Atatürk posterini indiren başkaları değil,
CHP’de milli savaş başladı…
Parti içinde herkes birbirine karşı kılıçları çekti…
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız kürsüye çıkıp,
Ben partimin Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı…
Özlem Çerçioğlu’na ulaşamıyorum diye bas bas bağırıyorsa…
Bunun adı mille savaş değil de ne?
Bizden hatırlatması
At iziyle it izi birbirine karışırsa;
İyiyle kötüyü birbirinden ayrılmak zor olur…