-BİR: "Yüzde 50 orada/Yüzde 50 burada"
hesaplarını falan bir tarafa bırakıp Aydın ilinde birlik sağlamalı…
-İKİ: Her kurum-kuruluş ve sivil toplum örgütleri kendi içindeki çatışmalara, gerginliklere ve tehditlere kalıcı ve sağlam çözümler bulmalı…
-ÜÇ: İcabında “Bir araya gelip herkes elini cebine soksun” dediğinde ekonomik gücün ve titremeyen bir yüreğin olmalı.
-DÖRT: İcabında merkezi hükümete “Sen destek versen de vermesen de ben yapıyorum” diyebilecek cesaretin olmalı…
-BEŞ: Bir şehirde üniversite varsa o şehri yönetenler üniversite ile kavgalı olmamalı…
-ALTI: Ben yöneticiyim diyenler üniversite ile her konuda diyalog içinde olmalı…
-YEDİ: Bir şehri yönetenler önce halktan şikâyetçi olma yerine önce kendi eksikliklerini bir çekap yaptırmalı…
-SEKİZ: Sadece kendi kararların yetmez! Ülkenin dört bir yanında biraz daha fazla dostun olmalı…
-DOKUZ: Aydın ili dışından bir yabancı geldiği zaman şehrin temizliğine, mimari yapısına sosyal ve kültürel yapısına hayran kalmalı…
-ON: Aydın’a yapılacak bir Bölge Hastanesi işini koskoca belediye, 7 milletvekili kafa kafaya verip çözümsüzlük içine sürüklenip…
-ONBİR: Bölge Hastanesinin arsa işini o kentin üniversitesi çözmemeli…
Eğer bir ilde
Denge yoksa...
Fren yoksa…
Kısacası...
Çözüm üreten aklıselim idareciler yoksa…
Allah sonumuzu hayreylesin…
Aydın ilinin geri kalmışlığı baskıyla mı yoksa popülizmle mi kurtulur?
Yoksa sanayi ile mi, turizm ile mi?
Sorunun cevabını büyüklerimiz bulur umarım…