Gazeteci, eline geçen belgeyi yayınlar mı?
Bu soruya hemen herkes (hele “gazetecilik” aşkıyla yanıp tutuşuyorsa) aynı cevabı verecektir: “El hak, yayınlar...”
Bu cevap, bizim sazanlar için “hafifletici neden” sayılabilir mi, sayılmalı mı?
Bu soruya da çoğunlukla “evet” cevabı verilecektir…
Şöyle denilecektir: “Bu sazanlar sonuçta gazetecilik refleksiyle davranmış, eline geçen görüntüleri yayınlamıştır. Bundan dolayı suçlanması, hele tutuklanması gerekmez.”
Davranış şeklini “gazetecilik” belirleyecekse (“gazetecilik çabası”, suçlanması ve yargılanması gereken bir davranış sayılmayacaksa), suçlanan gazetecinin bu davranışı sair konularda da sergileyip sergilemediğine bakmamız gerekecek…
Bakıyoruz ve hayal kırıklığına uğruyoruz:
Bizim sazanlar, sair konularda asla “gazetecilik” cehdiyle davranmamış; bilumum anti-demokratik hareketlenmeler karşısında susmuş, “gazeteciliğini” konuşturmayı aklına getirmemiş, bilakis “İşime geldiğinde gazeteciyim, işime gelmediğinde görmedim, duymadım ve bilmiyorum...”
Meslekle ilişkili olduğunu söyleyen bu sazanlarımızın bilmesi ve gözetmesi gereken kurallardan birisi de şu:
Gazeteci, elbette eline geçen belgeyi yayınlar ama her belge için geçerli değildir bu: Yayınlanması sakınca teşkil eden ve yasalarla korunmuş belgeleri yayınlayamazsınız. Toplumun menfaatlerini ilgilendirmeyen kişilerin özel aile hayatlarını ilgilendiren konularda yazamazsınız…
Mesela, bir gizli servis operasyonunu faş edecek ve devlet görevlilerinin kimliğini ele verecek belgeleri/görüntüleri/illegal dinlemeleri haberinize malzeme yapamazsınız... “Hayır, ben gazeteciyim; gerçeğin ortaya çıkması için ne gerekiyorsa yaparım, kimseden korkmam, her şeyi yayınlarım, gerekirse silahımı da çeker istediğimi öldürürüm, aha da yayınlıyorum” diyebilirsiniz. Bu bir seçimdir. Devlet, seçiminizde sizi özgür bırakır ama bedelini de ödetir; ağlamak yok. Bedel ödemeyi göze aldıktan sonra her şeyi yaparsınız.
Şu Bizim Aydın’daki sazanlar var ya, birçok önemli kuralları ihlal ediyor ve bu mesleği neredeyse ayaklar altına aldılar.
Bizim sazanlar, hem yayınlanması “sakınca” teşkil eden üslupta haberler yayınladı, hem de yasaların koyduğu yasakları ihlal ediyorlar.
Mahkeme, milli güvenliği yani kamu güvenliğini ilgilendiren konularda yayın yasağı kararı alabilir. Buna uymak hem vatandaşlık, hem bir gazetecilik görevidir. “Hayır, ben mahkemenin aldığı kararı takmam” diyebilirsiniz. Devlet, bu seçiminizde de sizi özgür bırakır. Ama bedelini de ödetir.
Şimdi geliyoruz en önemli konuya:
Birtakım belgeler ve konular, neden “bu işi basın meslek ilkelerine uygun bir şekilde yayın yapan yayın organları”nda değil de, sizin gibi gazetecilik cehdiyle davrandığını öne süren sazanların gazetelerinde yayınlanıyor?
Bunun nedenini merak etmeyecek misiniz sazanlar? “Çok pis kullanıldık” demeyecek misiniz? Kapının önüne konulduk demeyecek misiniz?
Bunu bir lokma ekmeğe muhtaç kaldığınızda daha da iyi anlayacaksınız!…