Her öğrencinin özel bir öğrenme yönteminin olduğu; öğrenme, anlama, algılama, yorumlama ve analiz etme durumlarının farklılaştığı noktasında hemfikirizdir. Konuyla ilgili meslektaşım Neriman Mert'in yazısını paylaşmak istiyorum.
Öğrenme stili kavramı ilk defa Dunn tarafından 1960 yılında ortaya atılmış ve ilerleyen yıllarda başka araştırmacılar tarafından konu üzerine kuramlar ve modeller geliştirilmiştir.
Öğrenme stillerini genel hatlarıyla tanımlayacak olursak; öğrencilerin yeni bilgileri anlamada, yorumlamada, analiz etmede ve sonrası için hatırlamada kullandıkları farklı ve bireye özgü yöntemlerdir. Buna göre kimi öğrenci rakamlar, şekiller, simgeler gibi somut olgularla daha rahat öğrenirken, kimi öğrenciler de hikayeleştirilmiş ve sembolize edilmiş soyut olgularla rahatlıkla öğrenmelerini gerçekleştirebilir.
3 temel öğrenme stiline bakacak olursak;
Kinestetik; Bu stildeki öğrenciler dokunmak, deneyimlemek, öğreneceği bilgiyle veya materyalle fiziksel bir bağlantı içerisinde olmak isterler. Onlar için somutluk önemlidir.
İşitsel; Bu stildeki öğrenciler bilgiyi en iyi duyarak öğrenirler. Konu üzerinde konuştuklarında ifade ettiklerinde daha iyi anlama fırsatı bulurlar. Şarkılarla öğrendikleri bilgileri daha iyi hatırlarlar.
Görsel; Bu stildeki öğrenciler bilgiyi en iyi okuyarak öğrenirler. Yazı oluşturmayı ve yazarak öğrenmeyi severler.
Araştırmalara bakıldığı zaman öğrenme stiline uygun olarak öğrenme yolunu tercih eden öğrencilerin verimli ders çalışma tekniklerini daha iyi özümsedikleri, okul başarısı ve sosyal uyum konularında olumlu yönde ilerledikleri, sınavlar ve okula bakış açışı noktasında motivasyonlarının daha yüksek olduğu gözlenmiştir.
Peki, öğrenme stilini keşfetmek için neler yapılabilir?
Öğrencilerin bireysel özelliklerinin, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olmaları, keşfetmeye çalışmaları, ders çalışırken, ders dinlerken, araştırma yaparken kendilerini gözlemlemeleri öğrenme stillerini keşfetmelerinde etkili olacaktır. Keşfetme sürecinde bireyin bilgiyi öğrenmesinden çok nasıl öğrendiğine dikkat etmek önemli bir noktadır. Küçük yaşlardan itibaren bireyde yaşantı zenginliği oluşturularak; problem çözme ve düşünme becerilerinin geliştirilmesi, somut ve birden çok örnekle ya da yaşantıyla bilgilerin desteklenmesi, bireyin kendini ifade etmesi ya da yaratıcılığını kullanarak çözüm üretmesi konuları desteklenerek ve gözlemlenerek en iyi öğrenme yolunun keşfedilmesi için uygun olanak sağlanmış olacaktır. Etkili öğrenme süreci için bahsedilen öğrenme stillerinde deneme yanılma yöntemi kullanılabilir.
Örneğin; bir süre okuyarak, not alarak, ev içerisinde öğrendiği bilgileri sesli bir şekilde anlatarak, görsele hitap edecek küçük çalışma kâğıtları hazırlayıp panolara asarak veya fiziksel bağlantı kurulabilecek deney yapma ya da yaparak yaşayarak öğrenme deneyimlenerek bireyin bilgileri hangi yolla daha iyi öğrendiği ve uzun süreli belleğe daha kolay ve daha etkili bir şekilde attığı keşfedilebilir. Sürecin farkında olarak yürütülmesine ek olarak öğrenme stillerini keşfetmek için geliştirilmiş test ve envanterlerden faydalanılması gözlem süreçlerini destekleyici güçte olacaktır.
Tüm bu süreçler etkili şekilde yönetildiğinde akademik, sosyal ve duygusal başarı beraberinde gelecektir.
Unutmayın; “Aslında herkes dâhidir. Ama siz bir balığı ağaca çıkma yeteneğine göre yargılarsanız tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir”. (Albert Einstein)