Atatürk’ün millet mektepleri ile başlayan ardından köy enstitüleri ile devam eden eğitim öğretim seferberliği modern Türkiye’nin temellerini oluşturmuştur. Büyük lider asıl savaşın cumhuriyet sonrası olacağının farkındadır. Yazı devrimiyle birlikte aydınlanma da gerçekleşmeye başlamıştır.
Atatürk‟ün yazı devrimini halka açıkladığı 9 ağustos 1928 tarihinden itibaren halkta yeni yazıyı öğrenme çabaları görülmeye başlanmış, Cumhuriyet Halk Fırkası, Türk Ocakları ve gazeteler bu çabalara yardımcı olmuştu. Milletvekilleri de yurdun çeşitli yörelerine dağılarak halka okuma yazma öğretme çabası içine girmişlerdi. 24 Kasım 1928 tarihli Resmi Gazete’de “Millet Mektepleri Nizamnamesi” yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu yönetmelikle halkın yeni yazıyı resmi bir örgüt, Millet Mektepleri aracılığı ile öğrenmesi sağlanıyordu. Bu yönetmeliğe göre 1 Ocak 1929 tarihinden itibaren açılacak olan Millet Mekteplerinde, yeni yazıyı bilmeyen, hiçbir okula ve memuriyete devam etmeyen 16 ile 40 yaş arasındaki Türk vatandaşları yeni yazıyı öğreneceklerdi. Millet Mekteplerine devam süresi eski yazıyı bilenler için iki ay, bilmeyenler için ise dört ay idi…
Millet Mektepleri açık kaldıkları süre içinde yeni yazının öğretilmesi ve halkın eğitim düzeyinin yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Altı yıl içerisinde iki buçuk milyon insan bu okullarda okumuş, bunların 1 milyon 124 bini yeni yazıyı öğrenip diplomalarını almıştır. 1927 yılında Türkiye’de yüzde 10 civarında olan okuryazarlık oranı 1936 yılında yüzde 17’ye yükselmiştir. Yeni bir yazıyı öğreterek kısa sayılacak bir sürede bu oranı tutturmak büyük bir başarıdır. Bu başarı yeni yazıyı getirenlerin ve bunu öğretme yolunda üstün çabalar harcayanların eseridir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü özlemle ve saygıyla anıyorum…