Aydın’da tuz kokmaya başladı, bu işin sonu hayra alamet değil gibi görünüyor…
Kuşadası 2000’li yıllar öncesi Türkiye turizminin gözbebeği durumundaydı…
Aydın ilinin tanıtımına büyük katkı sağlayan turizmin gözbebeği, Türkiye Yeşilçam’ı sanatçılarının ikinci adresi olan Kuşadası eski Belediye Başkanı Lütfi Suyolcu evinin önünde 16 Mayıs 1995’te öldürüldü…
O tarihten günümüze Aydın ili büyüme yerine duraklamaya başladı…
Türkiye’nin de gelişen siyasi konjektörü doğrultusunda köşe başı taşı gibi siyasetçiler yerine hep ranta yönelik siyasetçiler görev almaya başladı…
Yerelden iktidara hep böyle devam etti…
Canı sıkılan parti kurdu…
Kürsülerde bizlere büyüme dersi verenler…
Kendileri parçalanarak küçük küçük moleküllere bölündüler…
Bir zamanlar bu ülkeyi mafyalar yönetecek diye yazdığımda yereldeki bazı siyasetçiler beni eleştirmişlerdi…
Olur mu öyle şey, bu memlekette hükümet var, devlet var demişlerdi…
Uzun yıllar bu ülkeyi yöneten merhum Süleyman Demirel, televizyonda bu ülkeyi iktidar olarak yönetemez duruma geldik, ülkeyi mafya yönetiyor demişti…
Kısa süre sonra ihtilal olmuş ve iktidar değişmişti…
Zaman içerisinde aydın kesim yavaş yavaş siyasetten elini ayağını çekmeye başlamıştı…
Siyaseti bilmeyen cebinde üç kuruş parası olanlar hatta ve hatta parası olmayanlarda siyaset sahnesinde boy göstermeye başlamıştı…
Tanıdığı bir genci yanına alarak, ben sana destek vereyim bir gazete çıkar denilen günlere gelindi…
Yavaş yavaş İstanbul’un Bâb-ı âli basın camiasında çalışanlar kimlerden rant elde ediyorsa o siyasi partilere destek vererek, istediği partiyi iktidara getirmiş, istediği partiyi seçim kaybettirmişlerdi…
Bu durum şimdilerde ülkenin her yerine sirayet etmiş vaziyette…
İstanbul’daki gazeteciler çıktıkları TV’lerin ismini kullanarak ülkenin her köşesine saldırarak sülük gibi belediyeleri emmeye başlamışlar…
Bakın son zamanlarda Didim ilçesinde de rant uğruna neler yaşanıyor…
Belediye Başkanı ruhsatsız bir inşaatı mühürlettiği için öldüresiye dövülüyor…
Yasalar çalışmazsa, önlem alınmazsa Allah göstermesin 1995 yılında Kuşadası’nda yaşanan üzücü olay Didim ilçesinde de yaşanabilir. Bu olaylar Aydın ilinin adına ve ekonomisine büyük darbe vurulabilir…
Dört kelimeyi yan yana getirip bir cümle kurup kendini anlatamayan siyasetçi olma hayalinde…
Dört kelimeyi yan yana getirerek yapacağı bir haberi oluşturamayan yaşadığı şehri bırakın bölgenin hatta ve hatta ülkenin en büyük gazetecisi olma hayalinde…
Kaç gazete basar, internet gazetesi günde kaç tık alır bunu soran, bilen ve araştıran yok…
Belediye Başkanları, İl ve İlçe Başkanları, Oda Başkanları ve tüm STK başkanları dahil olmak üzere; Cep telefonu üzerinden bile bir site oluşturup ben gazeteciyim diyen herkesten korkar duruma gelmiş…
Demek ki bu yerleri temsin eden kişilerin yaptıkları yamuk işler çok…
Çok olmasa gazeteciyim diyenlerden bu kadar korkmazlardı…
Yıllardır devam eden rant çetelerinin yanısıra günümüzde de gazetecilik adına, tetikçilik yapan gazeteciler ordusu oluşmazdı.
Bu böyle devam ederse belediyeler ellerinde ne kadar gayrimenkulleri varsa satar, gazeteci geçinenleri beslek zorunda kalır…
Sayın Başkanlar, kulağınıza küpe olsun: Bilinçsizce reklama harcanan paranın yolda düşürülen paradan farkı yoktur…