“Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin!.. Bu belli. Fakat zekanı unut!.. Daima çalışkan ol!”
Atatürk çocukları, gençleri yetiştiren öğretmenlere ayrı bir saygı ve önem gösterirdi. Aşağıdaki konuşmalarında bunu net bir şekilde görebiliriz.
“27.10.1922’de İstanbul’dan gelen öğretmenlere karşı Bursa’da yaptığı bir konuşmada: “İstanbul’dan geliyorsunuz. Hoş geldiniz. İstanbul’un ışık ocaklarının temsilcileri olan yüce topluluğunuz karşısında duyduğum kıvanç sonsuzdur. Kalplerinizdeki duyguları, kafalarınızdaki düşünceleri, doğrudan doğruya gözlerinizden ve alınlarınızdan okumak, benim için olağanüstü bir mutluluktur. Bu dakika karşınızdaki en içten duygumu, izninizle söyleyeyim; isterdim ki, çocuk olayım, genç olayım, sizin ışık saçan sınıflarınızda bulunayım. Sizin elinizde gelişeyim. Siz beni yetiştiresiniz. O zaman, ulusumuz için daha yararlı olurdum. Fakat ne yazık ki, elde edilemeyecek bir istek karşısında bulunuyorsunuz. Bunun yerine sizden başka bir istekte bulunacağım; Bu günün çocuklarını yetiştiriniz. Onları yurda, ulusa yararlı insanlar yapınız. Bunu sizlerden rica ediyorum” (Atatürk, 1922) demiştir.”
“Atatürk, ziyaret ettiği okullarda öğretmenlerin sorunlarını yerinde dinlemeye özen göstermiş ve bir devlet başkanı olarak halkın eğitiminden birinci derecede sorumlu bir yönetici olduğunu göstermiştir. Gittiği her yerde öğretmenleri onurlandırmış, ziyaret ettiği bir köy okulunda ders veren öğretmenin kürsüyü ona terk etmesi üzerine “Evladım, sınıfta bir öğretmen cumhurbaşkanından daha yücedir. Lütfen yerinize buyurunuz” (Emiroğlu, 1986) diyerek, öğretmenlik mesleğine gerçek itibarını kazandırmıştır. Uygulamalara yer veren işlevsel eğitimin başarıya ulaşacağını savunarak yetenekli idareci ve öğretmenleri kendi eliyle ödüllendirmeyi bir görev bilmiştir.”
Giriş kısmında yazdığım “çalışkan ol” vurgusu Atatürk’ün mevcut dönemde gençlerin sınavla boğuşmasında, umutsuzluğa kapıldığında yol gösterici olmalıdır. Her çocuk özeldir ve farklı dünyalara sahiptir. Önemli olan bunu görebilmek ve onlara hissettirebilmektir. Düzenli olan çalışan en büyük makama ulaşmış olacaktır.
Milli egemenliğimizin yıldönümünü, yarınımızın mirasçıları çocuklarımızın bayramını kutluyorum.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve sevgiyle selamlıyorum…