Olumlu sosyal ilişkiler kurduğumuzda salgılanan oksitosin hormonu, huzursuzluğumuzu azaltarak odaklanma yetimizi artırır. Her sosyal bağlantı kardiyovasküler, nöro-endokrin ve bağışıklık sistemlerimizi güçlendirir. Ne kadar çok bağ kurarsak o kadar sağlıklı oluruz.
Oksitosin miktarındaki ufacık bir artış bile kişiyi sevgi dolu, çok daha güvenilir, anlayışlı, cömert, paylaşımcı ve merhametli yaparken, oksitosin salgısındaki yetersizlik antisosyal, vicdan ve empatiden yoksun kişilik özellikleri, ayrıca bazı tutum bozuklukları ile ilişkilendiriliyor.
Özellikle son dönemde gençler ve çocuklar devamlı evde bir yaşam alanı oluşturdular ve arkadaş çevrelerinden uzak olarak bir yaşantı kurmaya başladılar. Zaman zaman yetişkinlerde bu duruma uyum sağladılar.
İlk başta yazdığımız bilimsel açıklamaların ışığında ne kadar çok kişiyle iletişim kurar ve olumlu düşünce tarzımızı organize edersek hayattan keyif almamız da o kadar kolay olur. Her sosyal bağlantı psikolojik sağlamlılığımızı arttırır.
Umutlu insan nasıl düşünür?
1. Gelecek şimdiden daha iyi olacak.
2. Bunu gerçekleştirebilecek güce sahibim.
3. Amaçlarıma ulaşabilmem çok fazla yol var.
4. Bu yolların hiçbiri engelsiz değil.
Umutlu insan karşılaşacağı zorluların farkındadır ve buna yönelik olarak bir “b” planı mutlaka vardır. Sosyalleşen birey bu “b” planını çok daha iyi hayata geçirir.
Sosyalleşmenin bir yolu da mutluluk için en kolay şekilde zaman kullanımını kontrol altına alarak artırmaktır. Yapmaktan hoşlandığınız şeylere daha fazla zaman ayırmaktır işin özü.
Bilimsel araştırma sonuçlarına göre hayatı boyunca iyi ilişkilere sahip olmuş insanlarda bilişsel gerileme, kognitif bozukluk ve hatta bunama belirtileri bile önemli ölçüce az görüldüğü gerçeği çıkıyor.
Sonuç olarak diyebiliriz ki,
“Arkadaşlığın olduğu yerde zenginlik vardır.”