İngiliz gazetesi The Guardian tarafından yayınlanan bir araştırma, öğrencilerin öğretmenlerini değerlendirmesi ne derecede işlevsel sorusuna cevap arıyor.
Öğretmenlerin, öğrencilerle çalışma metotlarını geliştirmelerine yardımcı olabilecek pek çok psikolojik araştırma mevcut, ancak bu tür akademik araştırmaların pratiğe dökülüp, sınıf uygulamalarının gerçekleriyle örtüşebilmesi her zaman kolay olmuyor. Bu yazı, konuyla ilgili bazı araştırmaları inceleyerek, öğretmenler için önemli bilgilerin anlaşılması, okulda öğrencilere en iyi nasıl yardımcı olunabileceği ve öğrencilerin kendi öğrenme becerilerini değerlendirmeleri üzerinden öğretmen etkinliği puanlamalarının ne kadar doğru olduğunun bir özeti niteliğinde.
Okullar, bir öğretmenin işinde ne kadar iyi olduğunu nasıl ölçer?
Bazı okullar, ölçme-değerlendirme testleriyle öğrencinin ne kadar gelişim gösterdiğini, okulun beklediği öğrenci performansıyla karşılaştırır. Bazılarıysa öğretmenlerin girdikleri dersleri gözlemler ve öğrencilerden öğretmenlerini puanlamalarını ister.
Peki, öğretmenlerin öğrencilerce değerlendirilmesi onlar için popülerliklerinin ölçülmesinden daha fazla anlama geliyor mu gerçekten? Sorunun cevabı Kanada’daki Mount Royal Üniversitesi tarafından araştırılırken, çalışma kapsamında bu alanda mevcut araştırmalar gözden geçiriliyor ve bulgular Eğitimsel Değerlendirme Çalışmaları Dergisi’nde yayınlanıyor.
Temel bulgular
Araştırma, öğrencilerin ne kadar öğrendikleri ile öğretmenlerinin etkililiğini nasıl puanladıkları arasında bir ilişki olmadığını ortaya koyuyor.
Araştırmanın yazarları, 75 yıldan fazla süredir devam eden çalışmalara rağmen, öğrencilerin, daha yüksek değerlendirme notu verdikleri öğretmenlerden daha çok şey öğrendikleri yönündeki yaygın inancı destekleyen kanıtlar olmadığını belirtiliyor. Dahası, ikisi arasında pozitif bağlantı bulmuş olan önceki çalışmalarda, ya çok az örneklem sayısıyla (doğru karşılaştırmanın yapılamayacağı) çalışılmış veya yayınlanmama endişesiyle (araştırmacıların negatif bulgulardan çok pozitif bulguları yayınlama eğiliminde olmaları) yazılmış oldukları ileri sürülüyor.
Araştırmacılar aynı zamanda, bir kişinin öğrenme ölçümünün yapılmasının ne kadar zor olduğunun da altını çiziyor. “Öğretmenlerin öğretme kapasitesini, öğrencilere, derste yaşadıkları deneyimlere, öğretmenin bilgisine ve benzeri konulara yönelik sorular sorarak değerlendirmek çok gerçekçi değil.”
Öğrenciler bazı öğretmenleri neden daha etkili buluyor?
Öğrencilerin, bazı öğretmenleri neden diğerlerinden daha etkili bulduğunu araştıran çalışmalara göre, bu konuda iki ana faktör mevcut. Bunlardan birincisi, öğrencinin konuya ilgisi. Yani, konuya ilgi ne kadar fazlaysa, puanlama da o kadar fazla oluyor. Tam tersi durum için de aynısı geçerli: Konuya ilgi ne kadar az ise veya konu ne kadar zor bulunuyorsa, öğreten kişinin popülerliği de o kadar düşüyor.
Öğrenci değerlendirmesini etkileyen ikinci faktör ise, öğretmene karşı önyargı veya edinilen ilk izlenime göre değişiklik gösterebiliyor. Öğrencilere önceden, öğretmenlerin bazı kişisel özelliklerini de içeren biyografilerin dağıtıldığı ve daha sonra değerlendirme yapmalarının istendiği bir çalışmada, yarısına öğretmenin “sıcak”, yarısına da “soğuk” bir kişiliğe sahip olduğu bilgisi veriliyor. Ders sonunda değerlendirme yapılması istendiğinde, öğretmenin “sıcak” olduğu bilgisini alan öğrencilerin iyi puan vermeye, “soğuk” olduğu bilgisi alanların ise daha düşük puan vermeye yakın olduğu ortaya konuyor. Dolayısıyla, öğretmenin öğretme kapasitesinden ziyade hakkındaki önyargının puanlamada oldukça etkili olduğu vurgulanıyor.
Öğrenci, öğretmenin öğretme kapasitesini puanlamalı mı?
Çalışmanın araştırmacıları, eğitmenin öğretme kapasitesi üzerine yapılan çalışmalarında, öğrenci değerlendirmelerinin ya çok az dikkate alınması veya hiç dikkate alınmaması gerektiği sonucuna varıyor. Bu, öğrencilerin öğretmenler hakkındaki görüşlerinin önemli olmadığı anlamına gelmiyor; sadece öğretme kapasitesi değerlendirmesinde önemli bir kriter olmamaları gerektiğinin altı çiziliyor.