Değerli meslektaşım Özgür Bolat, önemli bir noktaya vurgu yapıyor. Duyguların açılması hiçbir şekilde sorun yaratmaz. Sesi çıkmasın, sakin olsun, karşı çıkmasın aslında iyi bir dönemin habercisi değildir ilerisi için.
Çocukluğu sağlıklı geçen, yani sevgi gören çocuğun, ergenliği de sağlıklı geçer.
Çünkü sevgi gören çocuk, duygularını yönetebilir.
Bazı aileler, “Çocuğum bu dönemde sessiz ve sakin. Biz sorun yaşamıyoruz” der.
Peki, bu sakinlik, çocuğun ergenlik dönemini sorunsuz geçirdiği anlamına gelir mi?
DUYGULAR NASIL YÖNETİLİR?
Sevgi görmüş kişi, duygusunun farkına varır ve onu yönetir.
Yönetmenin de iki yolu vardır.
Birincisi, duyguyu yaşamak. Örneğin, sinirlenen kişi, kendi öfkesinin kaynağını başkası olarak görüyorsa, bu duyguyu yaşamadığı anlamına gelir.
Bir çalışan, müdüre selam vermezse ve müdür de bundan dolayı çalışana kızarsa; bu duygudan kaçmaktır.
Ama müdür, öfkesinin sebebinin otoritesinin sarsılmasıyla ilgili olduğunu fark ederse, bu duyguyu sahiplenmek ve yaşamak anlamına gelir.
İkincisi de duyguyu sağlıklı bir şekilde ifade etmektir.
Müdür, çalışana “Bana niye selam vermedin?” diye kızarsa, bu yanlıştır. Çünkü öfkenin, çalışanla ilgisi yoktur. Sağlıklı birey, sadece duygunun kaynağı kendisiyse, bunu ifade eder.
Peki, duygusunu yönetemeyenler ne yapar?
DUYGUYU YANLIŞ YÖNETMEK
Duyguyu yönetemeyen insanlar ya (i) duygusunun farkına varmaz ya (ii) duygusunun tam tersini ifade eder ya da (iii) duygusunu bastırır veya yok sayar.
Nasıl mı?
(i) Bazı insanlar, bazı durumlarda ne htiğini bilmez. Sinirlenmesi gerekirken, üzülür. Üzülmesi gerekirken, sinirlenir. Yani, duygusunun farkında değildir.
(ii) Bazıları da üzgünken, neşeli davranmaya çalışır. Neşeliyken de içinde bir üzüntü yaşar. Yani duygusunun tam tersini gösterir.
DUYGUYU BASTIRMAK
(iii) Bazı insanlar da duygusunu bastırır. Öfkelenir, ama korkularından dolayı bunu ifade etmez. Üzülür, ama duygusunun karşılık görmeyeceğini düşündüğü için üzüntüsünü paylaşmaz.
Bu kişileri siz sakin görürüsünüz ama içinde aslında fırtınalar kopuyordur.
Duygularını dışa vurmazlar ve bastırırlar. Dahası, bir süre sonra duygularını yok saymaya çalışırlar.
Bunun için de alkol, kumar veya bilgisayar gibi bağımlılıklar geliştirirler. Bağımlılıklar, duygularla yüzleşmeyi engeller.
Bu üç yöntemle de duygular yönetilemez.
GİZLİ ERGENLİK
İşte bu yüzden bir gencin ergenliğinin sakin geçiyor olması, onun sorunsuz olduğu anlamına gelmez.
O ergen, duygusunu bastırıyor olabilir.
Duygusunu bastırdığı için, çok duygu patlaması yaşamaz veya asilik göstermez.
Aile de çocuğu, sorunsuz ergenlik geçiriyor zanneder.
Kısacası, sakinlik bir sorun olabilir.
(Bu arada asla unutulmamalıdır ki duyguların bastırılması, duygu patlamalarından daha tehlikelidir.)
NE YAPILMALI?
Ergen, duygusunu bastırdığı için mi yoksa duygusunu sağlıklı bir şekilde yönettiği için mi sakin, bu keşfedilmelidir.
Eğer ergen; rahatça duygularından bahsedemiyorsa, sizle iletişimden kaçıyorsa, hayatında olup bitenler hakkında çok konuşmuyorsa, utangaç davranışlar sergiliyorsa veya söz verip yapmıyorsa, duygusunu bastırıyor olabilir.
Bu durumda ona baskı uygulamadan, onla gerçek ve koşulsuz ilişki kurmalısınız.
Onu kontrol etmektense, dinlemeli ve anlamalısınız.
Onun adına karar vermektense, kendi kararlarını vermesi için destek çıkmalısınız.
Dahası siz de onun yanında, gerçek duygularınızı utandırıcı olsa da ifade etmelisiniz.
Böyle bir ilişki kurmaya başlarsanız, çocuğunuz zamanla duygularını size ifade etmeye başlayacaktır ve ergenliği daha sağlıklı geçecektir.