Kendine güven önce kendine inanmakla ve “yapabilirim” demekle başlar. İlginçtir ki doğduğumuz günden itibaren bizlere yapabileceklerimiz değil de yapamayacaklarımız söylenir. “Sen çocuksun, sen anlamazsın” ile başlar bu serüven. Gerçekte koruma güdüsüyle yapılan bu eylem daha o zamanlarda özgüvenimizi zedeler. Bulunduğumuz çevrede genç olmakta zordur, biraz düşüncelerimizi yüksek sesle ifade etmeye başladığında, hayallerini paylaştığında yine aynı eylem ortaya çıkar
“Bu işleri yapmak sana mı kaldı?”
“Senin kafan basmaz”
“Seni beğenmezler”
Bir anda hayaller hayalete dönüşür. Oysa içimizdeki o güç hedeflerimize ulaşmak için bize yetecektir. Günümüzde bu söylemler altında kalıp kendini yetiştirememiş, el freni çekik ilerlemek zorunda kalmış birçok kişi vardır. Uygun ortam sağlandığında da başarılı olmuş birçok işadamı,bilim adamı,sporcu, sanatçı çıkmıştır.
Çok azımız hangi konuda iyi olduğumuzu yada hangi mesleğin bizim karakterimizi yansıttığını biliriz. Bu noktada kişisel gelişim programlarında yer alan Geri Bildirim Analizi, ne öğrenip öğrenmediğimizi, neyi başarıp başarmadığımızı, gerçeklerle geçersiz varsayımları ortaya koyabilecek çok basit bir yöntem. “Kişi ne zaman önemli bir karar alsa veya ne zaman önemli bir eylemde bulunsa, ne olacağı konusundaki tahminini bir kenara yazar. Dokuz ila on iki ay sonra gerçekleşenler neyse tahminlerinin yanına yazar.” Böylece kişi isabet eden tahminlerine yol açan yetenek ve işleri tespit eder; isabet etmeyen tahminlerdeki iş ve yeteneklerden çekilmeyi düşünür. Bu tekniğin uygulayıcısı olan Drucker kitabında tahminlerdeki isabetsizliğin dış şartlara bağlı olarak ortaya çıkmasından söz etmiyor. Belki de, bir konudaki yeteneğiniz çok güçlü olduğunda dış şartlar bile sonucu değiştiremez varsayımına sahip. Bu yorum çevremizdeki negatif seslere kapalı olmamız gerekliliğini ortaya çıkarıyor. Geri Bildirim Analizi’nin iki yararı vardır: Güçlü yanlar üzerine odaklanmak; güçlü yanları geliştirmeye çalışmak. Böylelikle kendimize güvenmemiz için gerekli olan ilk adımı bu analiz yoluyla atmış oluruz.
Yazımın başında bahsettiğimiz, hayallerimizi frenleyen, bizi yavaşlatan dış seslere verilecek en güzel cevap kendimize güvenerek, sorunları askıya almadan çocukluktan başlayan negatif seslere rağmen yaşam analizi yaparak güçlü yönlerimize yönelerek başarıya ulaşmaktır. Kendine güveni olan kişiler, kendi yeteneklerine güvendiklerinden, diğerlerinin onayına bağlı kalmazlar. Yeni deneyimleri, kazanıp kaybedilecek sınavlar olarak değil, bir şeyler öğrenmek için birer fırsat olarak görürler. Böylece zorlayıcı yaşantılarda kendimizi yıpratmak yerine özgüven depolayarak, güçlü yanlarımızı görerek onaysız yaşamada giriş yapmış oluruz.