2007 yılında OKS sonlandırılmış ve yerine 6. 7. ve 8. Sınıflarda yapılacak SBS (Seviye Belirleme Sınavı) getirilmişti. Sistem değişikliği yapılmasındaki temel amaç “tek bir sınavla akademik başarı ölçülemez” düşüncesiydi. Ayrıca birden fazla sınavın kaygıyı azaltacağı düşünülmüştü.
Ancak yapılan değerlendirilmelerde üç aşamalı SBS'nin beklenen başarıyı ve düşük kaygıyı getirmediği görülmüştür.
Girilen sınav sayısının sanılanın aksine sınav kaygısını azaltmadığı aksine daha da arttırdığı çeşitli akademik çalışmalarla da saptanmıştır. Bu çalışmalardan ilki (Aydın, 2001),girilen sınav sayısı arttıkça kaygınında paralel bir şekilde arttığını göstermiştir.Birden fazla sınava katılan adaylar kuruntu ölçeğinden anlamlı biçimde daha yüksek puanlar almışlardır. Benzer çalışmalar olan (Alyaprak, 2006) ve (Can, Dereboy, ve Eskin, 2012) sınava iki veya daha fazla giren öğrencilerin sürekli kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir.
Bireyin performansına veya gücüne güvenmemesi, sınavda kötü bir sonuç alacağına inanması, diğerleriyle kendisini karşılaştırarak kendini yetersiz görmesi sınava yeterince hazırlanmamış olduğunu düşünmesi, zamanını doğru planlayamayacağına, çalışmış olsa da kötü sonuçlar alacağına inanması ve bunlara eşlik eden belirsizlik tablosu, sınav kaygısına sebep olur. Yeniden yapılandırılan bu sistemde bu tür olumsuz düşüncelerin her sınav öncesi ve sonrasında yaşanması muhtemeldir. Toplamda 36 sınavın olacağı bu sistemde, 5. Sınıftan itibaren sınav kaygısı yaşanmaya başlanacak, üst sınıflara doğru bu kaygı çocuklardaki benlik kavramıyla bağlantılı olarak daha da artacaktır. İlköğretim programlarında başarılı bir şekilde işlenen paylaşımcı, işbirlikçi yaklaşımlar yerini rekabetin ve karşılaştırmanın daha yoğun olacağı, sosyal ilişkilerin azalacağı, ailelerinde devreye girmesiyle denetleyen- denetlenen bir aile içi yapının ortaya çıkmasına zemin hazırlayacaktır.
Sınava hazırlık sürecinde velilerimiz ne yazık ki sınav kaygısının artmasında önemli bir etkiye sahipler. Tek sınavın bir anda 36 ya çıkması ailelerin her merkezi sınav öncesinde olağanüstü tedbirlere başvurmasına yol açacaktır. Öğrencilerin okul değiştirmemeleri, kendi okullarında sınava girmeleri kaygıyı azaltma bakımından olumlu olsa da ailelerin sınavları hayat memat meselesi olarak görmeleri çocuklar için sınavların önemini gereğinden fazla arttıracak ve kaygıda yükselecektir.
Bu durumda mevcut sisteme en iyi şekilde entegre olabilmek için okul ve dershane rehberlik servislerine büyük işler düşmektedir. Yeni sistem sınav kaygısını üst seviyelere taşıyacaktır. Bu kaygı seviyesini en aza indirmek için;
* Aileler bu konuda bilgilendirilmeli, ailelerin baskıcı, denetleyen ilişkilerden kaçınılması sağlanmalıdır.
* Ayrıca okullarda “Ölçme Değerlendirme” birimleri oluşturulmalı, okullar 6. Sınıftan itibaren konu analizleri yoluyla geri bildirimlerde bulunmalıdır.
*Çocukların gelişimsel düzeyleri dikkatli takip edilmeli ve bu bilgiler veliler ile paylaşılmalıdır.
Gazali’ye göre ‘bilen korkar’ sözü mevcut durumda kullanılabilir.Bir çocuğun aslandan korkmayacağını çünkü onu bilmediğini ancak babanın aslanıbildiği için ondan korkacağını söyler. Bu açıklamaya göre korku öğrenilen birduygudur. İlkokul 5. Sınıfta çocuk sınavları ve kaygıyı bilmez. Ancak aileler bu kaygıyı bilirler ve farkında olmadan da yaşatırlar. Umarım aileler çocuklarına bu kadar sınav içerisinde sınav korkusunu çocuklarına yaşatmazlar…
KAYNAKÇA
Alyaprak, İ (2006). “Üniversite Sınavına Hazırlanan ÖğrencilerdeSınav Kaygısını Etkileyen Faktörlerinİncelenmesi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Aydın, M. (2001). “Sınav kaygısı envanterinin iki ve üç faktörlü modelinin karşılaştırmalı birincelemesi”. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Çukurova Üniversitesi, SBE.
Can, P.,Dereboy, Ç., Eskin, M. (2012). Türk Psikiyatri Dergisi, Yüksek Riskli Sınav Kaygısının Azaltılmasında Sistematik Duyarsızlaşma ile Bilişsel Yeniden Yapılandırmanın Etkinliğinin Karşılaştırılması,23 (1), 9-17.
Süleyman Çokay
Eğitim Uzmanı / Psikolojik Danışman