Aydın ilinin bazı seçilmişleri ve atanmışları gazetecileri, yazarları, gerekse kendileri gerekse çakma hekli hesaplar üzerinden tehditler savurarak: “Ya bizimle olacaksınız ya da sesinizi çıkarmayacaksınız.”
Bu ikisinin dışında başka bir seçenek yokmuş gibi bir dayatmada bulunuyorlar.
Hayır, biz buna teslim olmayacağız. Ne sizinle olacağız ne de sesimizi kısacağız. Hukuktan, barıştan, demokrasiden, özgürlükten, insanlıktan yana olacağız. Ölümden değil, yaşamdan taraf olacağız.
İkinizle de olmayacağız. Çünkü ikiniz de aynı amaca hizmet ediyorsunuz.
Birbirinizin can simidisiniz
İkiniz de çıkardan yana, ranttan medet umuyorsunuz.
İkiniz de iktidar için, siyasi kazanç peşinde, halkı gözden çıkarmış, gözünüzü kırpmadan Aydın'ımızı ateşe atacak durumdasınız.
İkiniz için de önemli olan tek şey ‘koltuk.’ Bu nedenle insan hayatına zerre kadar değer vermiyorsunuz...
İkiniz birbirinizin can simidisiniz. Birinizin yaptığı sadece diğerinizi büyütüyor, güçlendiriyor.
Biriniz Aydın'ın bir ilçesinde, biriniz diğer ilçesinde. Esasında ikiniz el ele, Aydın ilinin geri kalmışlığına beraberce zemin hazırlıyorsunuz.
Görünürde biriniz Aydın'ın umursuyor, diğerinizin kendi kurumunu. Gerçekte ise ikiniz de hiçbirini umursamıyorsunuz.
Bizim için Efeler ilçesi neyse Aydın'ın 17 ilçesi de o. Aydın'ın her köşesindeki yakılan, yıkılan tarih ve doğanın yok oluşunu da yüreğimizde hissediyoruz, Aydın'ın ekonomik yönden yok oluşunu ve insanlarının fakirleşmesini de.
Aydın halkının gözlerinin içine baka baka söylediğiniz yalanlarla kandırmalarınız var ya o canımızı yakıyor, boğaz tokluğuna koşturduğunuz gençlerimiz var ya o içimizi kar gibi eritiyor...
Tüm bu yaşananlar ikinizin de umurunda değil. Biz yaşama değer veriyoruz, ikiniz ölüme. Çünkü tek derdiniz siyasi kazanımlarınız ve koltuklarınız.
Sizin bu vicdandan yoksun, insanlık dışı politikalarınızdan sadece masum halk ve Aydınımız zarar görüyor.
Ne köleniz olacağız ne uşağınız ne yandaşınız ne de tebanız
Sizden yana değiliz. Çünkü Aydın'ımızın bütünlüğünü savunuyoruz. Çocuklarımızın aç ve cahil kalmasını değil, yaşamasını istiyoruz. Aydın'ımızın ehil olmayan insanlar tarafından yönetilmesini istemiyoruz.
Bizim için esas olanın ‘rant’ veyahut siyasi zaferler değil, insanın refahı, Aydın'ın huzuru.
Sorunlarımızın şiddetle, kavgayla değil, medeni insanlara yakışan bir tutumla, yani konuşarak, tartışarak çözülmesini istiyoruz.
Biz herkesin rahatça konuşup, hoşumuza gitmese de fikrini açıklayabilmesini savunuyoruz. Siz ise tam da diktatörlere yakışır bir tutumla sizin sözünüzün üstüne kimsenin söz söylemesini istemiyorsunuz.
Tek doğrunun sizin sözünüz, politikanız olduğuna inanıyor ve bunu bir köle ruhuyla kabul etmemizi bekliyorsunuz.
Sizin ne köleniz olacağız ne uşağınız ne yandaşınız ne de tebanız.
Bu da bize gösteriyor ki, derdiniz sorunu çözmek değil, kendi siyasi iktidarınızı sağlama almak.
Güçlü olmanız, sesinizin yüksek çıkıyor olması,
Bu Aydın'ı yaptığınız kötülüğü her yerde, her zaman söylemekten geri durmayacağız. Tehditle, şantajla, korkutacağınızı sanıyorsanız gerçekten hayal görüyorsunuz.
Hal böyleyken siz Aydın'ımıza bunca kötülüğü yaparken, yanınızda durmak, size destek olmak Aydın'a düşmanlık etmektir.
Tetikçilerin yanında da durmayacağız
Hiçbir şey, Aydın ilinin çıkarlarından daha önemli değil.
‘Bir koltuk’ için Aydın'ı gözden çıkaran çıkarcıların yanında duramayız.
Bunu göremeyecek kadar akıl fukarası değiliz.
Elbette ki Aydınımızı ve ülkemizi seveceğiz...
Velhasıl her geçen gün ortaya çıkan tablodan sonra nasıl bir çıkar ittifakı yaptığınızı göremeyecek kadar cahil değiliz.
Sizin yanınızda dursak onlara çalışmış olacağız. Onların yanında dursak size çalışmış olacağız.
Bu gerçek apaçık ortadayken bize ‘Tarafınızı seçin” dayatmasında bulunmak, ‘Bu oyunu bozmayın, ülkeye yaptığımız bu kötülüğe engel olmayın’ demekten başka bir şey değil.
Terazinin bir kefesinde seçilmişler ve atanmışlar diğer kefesinde bu Aydın'ınbütün evlatları var.
Elbette ki Aydın'ı seveceğiz. Hem sizin hem de sizin gibilerinin tehdidine rağmen.