3o Ağustos Zafer bayramını kutladığımız bu büyük günde ülkemizin genç nüfusuna önemli mesajlarım olacak.
Önemli bir dönemden geçtiğimiz , içeride ve dışarıda hainlerle mücadele ettiğimiz zaman diliminde gün birlik olma, tek yürek olma günüdür. Bu günün lafta kalmaması için aileler, öğretmenlere büyük bir görev düşmektedir. Bu görev gençlerimizi bilgi ve manevi güçlerle donatıp aklın, bilimin ışığında yol alabilmektir. Burada önemli olan bir noktada sadece yaş olarak genç olanları değil ruhu genç olanları da bu mücadelenin içine çekebilmektir.
Gençlik kavramı, biyolojik anlamda kullanıldığı zaman şüphesiz belli bir yaş dönemini ifade eder. Bu dönem genellikle gençlikle , gençliğin yetişme devresinin iç içe olduğu, çok kıymetli bir dönemdir. Atatürk de gençliğin yetişmekte olduğu bu devreye çok önem vermiş Türk gençliğinin bu devrede Cumhuriyeti yaşatacak ruhla beraber mesleklerinde de iyi yetişmelerini ısrarla istemiştir. Ancak burada şunu da belirtmemiz gerekir ki, Atatürk'te gençlik kavramı, genel anlamda bu biyolojik dönemi kapsamakla beraber çoğu zaman yaş sınırını da aşarak, fikri bir anlam kazanmaktadır. Yani Atatürk'e göre " Genç " fikren genç anlamındadır. Biyolojik olarak yaşı genç olup gerici düşüncelere sahip birisi düşünsel anlamda genç değildir. Bunun yanında Yaşı ilerlemiş bir kişi düşünceleriyle genç olabilir. Atatürk 42 yaşında Cumhuriyeti kurmuş, 44 yaşında kıyafet inkılabını yapmış, 48 yaşında yeni Türk harflerini getirmiştir. Büyük Atatürk düşünceleriyle, ruhundaki enerjisi ile hayatının her döneminde genç idi. Ona göre genç olmanın ölçüsü sadece yaş değildi. Yaşın yanında koyduğu ilkelere, başardığı inkılaplara inanç ve bağlılıktı. Atatürk gençliği şöyle tanımlamaktadır. " Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz ihtiyar, 70 yaşında bir idealist ise zinde bir geçtir." Bu nedenle Atatürk'ün Ey Türk Geçliği " diye başlayan hitabında bir anlamda yaş sınırını aşarak bir fikir geçliği bir ideal gençliği aramak , bu gençliği görmek bu gençliği düşünmek lazımdır. Çünkü Atatürk'e göre ilke ve inkılaplara bağlı bir geçlik, kurduğu rejimin teminatı olacaktır.
Büyük zafer kazanılmış henüz Cumhuriyet ilan edilmemişti. M. kemal Kütahya'da "İrfan Ordusu " olarak nitelendirdiği öğretmenlere hitaben söylediği şu sözlerle onlara olan güvenini ve verdiği değeri bir kez daha gösteriyordu. " Memleketimizi, toplumumuz gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin istikbalini yoğuran kültür ordusu. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir, saygıdeğerdir”
Yukarıda ki açıklamalar Atamızın ne kadar geniş bir bakış açısına sahip olduğunun göstergesidir. Aynı zamanda gençlerin ülkesine sahip çıkmasını ve asıl gücün eğitim öğretim olduğunu vurgulamıştır.
Bizlere düşen her koşulda ne iş yaparsak en iyisini yapmaktır.
Bize bu kutsal vatanı emanet eden başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle anıyoruz.
15 Temmuz terör girişiminde şehit olan tüm vatanseverlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.
Birlik duygumuz devam ettikçe hiçbir şer güç karşımızda duramayacaktır…