Seçimler kimi zaman insan hayatını zora soksa da belli bir noktaya gelmemiz için olmazsa olmazımızdır. Her yeni seçim bize yeni bir ufuk açar. Burada esas konu kendinizi bilmektir. İlk olarak kendinizi tanımakla başlar her şey. Kilit nokta yaptığımız seçimlerinizin sorumluluğunu üstlenme sürecidir. Seçimlerinizle birlikte aldığınız sorumluklar sizi olgunlaştırıp bir sonraki adıma taşır. Hayatınızın kontrolünü kendi elinize alıp, kendinizi tanıyıp, yeteneklerinizi, isteklerinizi, hedeflerinizi belirleyip seçimlerinizi yaptığınızda hayatınızın kontrolü size geçer. Fakat burada ince bir çizgi vardır... Kendinize çok fazla yüklenmeyin, ilk önce kendinizi tanıyın, özelliklerinize bakın, yapamayacağınız, yarıda bırakacağınız ya da sizi strese sokacak seçimlerinizi eleyin veya erteleyin çünkü yarıda bıraktığınız her şey kendinize olan saygınızdan çalacaktır. Sonuç olarak, tüm kararlarınızı ve seçimlerinizi mutlu olmak için yapmıyor musunuz? Emin olun, zaten bir hedefinize ulaştığınızı fark ettiğinizde diğer bir yenisini belirlemek için sabırsızlanacaksınız. Kendinize sorun… “Ben kimim? Nelerden hoşlanırım? Neler yaparım? Ne olmak istiyorum?” Bu soruların cevaplarını sizden başkası size veremez. Kontrolü elinize alın, sorumluluğu üstlenin, odaklanın, zaman belirleyin ve eyleme geçin. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Kısacası belli bir noktaya değil, geleceğinize odaklanın. Yaptığınız seçimle hayatınızı güzelleştirin. Darel Rutherford “Çözüm Olmak” kitabında çok güzel anlatmış bunu. Diyor ki, eğer hayat bir oyunsa ve de bu oyunun piyonları varsa, unutmayın ki siz “piyon” değil “piyonu oynatan” oyuncunun ta kendisisiniz… Seçenekler arasında mutlaka “diğer seçenekler” de olsun. Şimdiden bol şanslar…