1. Anaokulu öğrencileri hala sanat, müzik ve oyuna yeterince zaman ayırmıyor. Anaokulu çocukları akademik eğitimle gereğinden fazla mı zaman geçiriyor? Bazı ülkelerde durum hala bu. Amerika’da yapılan bir çalışmada, anaokulu öğretmenlerinin 2010 yılında, 1998 yılında olduğundan daha fazla okuma yazma ve matematik, öğretmen yönlendirmeli ders anlatımı ve değerlendirmeye, daha az sanat, müzik ve bilime zaman ayırdıkları ortaya çıktı. Erken yaşta akademik eğitime odaklanmanın ters etki yaratarak zarar verici olabildiğini gösteren çok sayıda araştırmaya rağmen bu akım hala devam ediyor. 2. Ünlü bilim insanlarının yaşadığı zorluklar hakkında bilgi sahibi olmak, öğrencilerin motivasyonunu artırıyor. “Deha” fikri, genç öğrencilerin gözünü korkutur. Ancak öğrenciler ünlü bilim insanlarının yaşadığı zorlukları ve bocalamaları okuduklarında yani bilim insanlarının insani özelliklerini bildiklerinde, gelişmeye açık bir zihin yapısı geliştiriyorlar. Bu da onların motivasyonunu ve fen notlarını artırıyor. Performans gelişiminin en yüksek olduğu öğrenciler ise özellikle başarı oranı düşük olanlar. 3. Öğrenciler gerçek haberleri sahte haberlerden ayırma konusunda zorluk yaşıyor. Dijital yerliler olarak büyüseler de çoğu öğrenci internette buldukları bilgiyi değerlendirmekte zorluk yaşıyor. Öğrencilerin yüzde 80′i haber görünümlü reklamların gerçek haber olduğunu düşünüyor ve çoğu, sosyal medyadaki sahte hesapları fark edemiyor. Pek çoğu ortaya tartışmalı iddialar atan ve resmi gibi görünen kurum ve kuruluşlara kanıyor. Bir kısmı ise gerçekliğini doğrulamadan fotoğrafları bir iddianın kanıtı olarak kabul ediyor. 4. Giderek artan öğrenci stresini gidermenin basit bir yolu var. Stres yaşayanlar sadece öğretmenler değil. Geçtiğimiz yıl lise öğrencilerinin zamanlarının yüzde 80′inde kendilerini stresli htiklerini öğrendik. Bu yıl ise öğrencilerin stresle baş etmesine yardım eden ve basit bir fikri teşvik eden bir günlük okuma ve yazma egzersizi olduğunu öğrendik: İnsanlar değişebilir. Bu çalışmaya katılan öğrenciler bir hafta sonra, çalışmaya katılmayan öğrencilere göre stresle daha iyi baş edebilir hale geldiler ve daha yüksek notlar aldılar. 5. Empati ve saygı göstermek okuldan uzaklaştırma oranlarını yarıya indiriyor. Okullarda uzun yıllardır “sıfır tolerans” anlayışı hakim olsa da, araştırmalar bunun etkili olmayabileceğini göstermeye devam ediyor. Ortaokul öğretmenleri, disipline karşı güven inşa etmeyi ve empatiyi ön plana çıkaran pozitif yaklaşımlar göstermeleri için teşvik edildiklerinde, öğretmen-öğrenci ilişkileri gelişme gösterdi ve okuldan uzaklaştırılma cezaları yarıya indi. 6. Dünyanın en iyi okullarından öğrendiğimiz önemli dersler. Dünya çapındaki en iyi eğitim sistemlerinden öğrenebileceğimiz birkaç ortak şey olduğunu gördük: Güçlü bir okul öncesi eğitim sistemi, yüksek nitelikli profesyonel öğretmen işgücü, sağlam mesleki ve teknik eğitim programları ve 12. sınıf ile üniversite/mesleki hedefler arasında güçlü bir paralellik.