Sosyal fobi, başka insanların bulunduğu ortamlarda aşırı heyecan ve korku duyma ile kendini gösteren bir fobi türüdür. Toplum içinde bulunmaktan, topluluk önünde konuşma yapmadan kaçınma davranışları sosyal fobi içerisinde en sık görülen davranışlardır.
Çocuklarda ise sosyal fobi daha çok yabancılarla ilişki kurmaktan uzak durma, yanlış bir şey söylemekten, rezil olmaktan korkma şeklinde görülmektedir. Bu çocuklar kendi ailesi ve tanıdıkları dışındaki kimselerle ilişkiye girmekten kaçınırlar.
Çevrede başka kişi veya kişiler, özellikle de yabancı kişilerin bulunması çocuğun şiddetli bir kaygı, sıkıntı, huzursuzluk ve utangaçlık duymasına yol açar. Okulda öğretmenin sorduğu sorulara yanlış cevaplar vermekten korktuklarından derslerde söz almaktan çekinirler.
Girişkenlik ve atılım isteyen, cesaret ve güven isteyen her türlü etkinlik onlar için bu huzursuzluk durumunu arttırır. Her hangi bir sorumluluk gerektiren bir işi yapmak zorunda kaldıklarında üzerlerinde büyük bir baskı hissederler.
Tek başlarına bir şey yapmaktan veya bir yere gitmekten çekindikleri için bu çocuklarda özellikle anneye bağımlılık görülür.
Bu nedenle arkadaşlık kurmada ve sürdürmede zorluk yaşarlar.
Sosyal fobili çocukların yapmaktan kaçınabileceği davranışları şöyle sıralayabiliriz:
* Sınıfta yüksek sesle bir şey okuma
* Sanatsal veya sportif bir faaliyete katılma
* Bir konuşmaya katılma veya bir konuşma başlatma
* Yetişkinlerle konuşma ve ilişki kurma
* Tahtaya yazı yazma
* Sınav endişesi
* Grup içinde faaliyet gösterme
* Kendisine yöneltilen bir soruyu cevaplama
* Özellikle ön planda olduğu durumlarda fotoğraf çektirme
* Umumi tuvaletleri kullanma
* Telefonda konuşma
* Başka insanların önünde yemek yeme
* Öğretmenden yardım isteme
* Konuşurken göz kontağı kurma
* Yeni şeyler deneme
* Otorite sahibi biriyle konuşma
HER ÇEKİNGEN ÇOCUK SOSYAL FOBİK MİDİR?
Bebekler ilk aylarda yabancı ayırımı yapmaz. Ancak 8. aydan itibaren annesinin yanında bulunmadığında bir yabancıyla aynı ortamda bulunmaktan huzursuzluk duyarlar. Erken dönemde anne ile güvenli bir ilişki kurabilen çocuk böyle durumları daha kolay tolere edebilir. 3 yaşından itibaren çocuklar evin dışında da sosyal ortamlarda bulunmaya başlar. Çekingen olmanın genetik geçişle ilgisi olduğundan her çocuk bu yeni sosyal ortamlarda aynı girişkenliği gösteremeyebilir.
Örneğin anaokulunda diğer çocuklarla oyunlara katılmakta veya ortak bir faaliyeti yürütmekte güçlük çeken çocuklar olabilir. Ancak her çekingen davranış özellikleri gösteren çocuklara sosyal fobik diyemeyiz. Bu tarz kaçınma ve uzak durma davranışlarına eşlik eden bir takım fizyolojik tepkilerde söz konusudur. Bu tepkiler özellikle kaçındıkları davranışlara maruz kaldıklarında ortaya çıkmaktadır.
Bu çocuklar için sosyal ortamlarda bulunma başlı başına bir stres kaynağı olduğundan kaygı düzeyleri artmaktadır. Buna bağlı olarak;
-kalbin hızlı çarpması,
-ellerin terlemesi,
-nefes daralması,
-kaslarda gerginlik, titreme,
-midede rahatsızlık hissi,
-sıcak veya soğuk basması,
-baş ağrısı gibi fiziksel tepkiler görülür.
Sosyal fobili çocuklar, sosyal beğenilme arzuları yüksek olduğundan başka çocukların kendisi hakkında ne düşündüğüne aşırı derecede önem verirler. Olumsuz değerlendirileceklerine dair inançları dikkatlerindeki olumsuz seçiciliği arttırmaktadır. Bu nedenle diğerlerinin önünde küçük düşmekten korkar ve bunun olmaması için en iyi yolun hiçbir şey yapmamak olduğunu düşünür. Fakat ‘hayır’ demekte zorlandığı için bazen yapmak istemediği şeyleri bile yapmak zorunda kalırlar. Kendisine gülüneceği veya kendisiyle dalga geçileceğini düşündüğünden oyunlara katılmayı reddeder. Kendisini her zaman hatalı ve başarısız bulur ve bedensel veya sanatsal etkinlik gerektiren faaliyetlere katılmaz.
ÇOCUKLARDA SOSYAL FOBİYE EŞLİK EDEN DİĞER RAHATSIZLIKLAR
Okul Fobisi: Çocuklarda sosyal fobiyle birlikte en sık görülen durumlardan biridir. Okul fobisiyle başlayıp sosyal fobi olarak devam eden çok vaka vardı. Okul çocukların kendilerini güvende ve rahat hissedebilecekleri bir ortam olmasına rağmen bu çocuklar bunun tam tersini düşünürler. Onlar için okul, kaygı düzeylerini arttıran bir yerdir. Okul korkusunun başlıca sebebi anneden ayrılma anksiyetesidir. Bunun yanında öğretmen değişikliği, okulda sıkıntı verici olayların olması veya yeni bir kardeşin doğması da diğer nedenler arasındadır. Bütün kaygı bozukluklarında olduğu gibi okul korkusunun ve sosyal fobinin kızlarda görülme sıklığı daha fazladır.
Kekemelik: Birçok kekeme çocuk sosyal fobi belirtisi göstermektedir. Özellikle sınıfta bir konuşma veya okuma yapacağı zaman kaygı düzeyinin artmasına bağlı olarak çocuklarda kekemelik görülür. Konuşmadaki tutukluk çocuğun okuldaki iletişimini bozar. Bunun meydana getirdiği utanma duygusuyla çocuk konuşmamayı, derslerde söz almamayı tercih eder. Kekemelik erkek çocuklarda daha sık görülen bir rahatsızlıktır.
Seçici Konuşmamazlık: Çocuğun konuşma ile herhangi bir sorunu olmamasına rağmen toplum içinde ve yabancılarla konuşmayı reddetmesi şeklinde görülen bir durumdur. Bu çocuklar ailesinin ve tanıdıklarının yanında rahat konuşabilir. Ancak sosyal ortamlarda oldukça tedirgindir. Yabancı ortamlarda kaygı düzeyleri artar ve konuşmayı reddederler. Bu çocuklarda konuşmaya karşı aşırı bir direnç ve inatçılık görülür.
SOSYAL FOBİNİN TEDAVİSİ VE AİLELERE ÖNERİLER
Sosyal fobi çoğu zaman sıradan bir çekingenlik, utangaçlık olarak algılandığından dolayı çoğu zaman aileler bu durumu çok önemsememekte tedaviye ihtiyaç duymamaktadır. Fakat sosyal fobi erken teşhis ve doğru tedaviyle ortadan kaldırılabilen bir sorundur.
Sosyal fobinin tedavisinde bağımlılık yapmayan ve kalıcı tedavi sağlayan ilaçlar ve psikoterapi birlikte kullanılır. Bu yaklaşımda bilişsel açıklama, duyarsızlaştırma, seans esnasında prova yapmak ve ev ödevleri verme teknikleri kullanılmaktadır. Öncelikle kaygı uyandıran durumlar ve bu esnadaki bedensel tepkiler tanımlanır. Kişi, terapistin de yardımıyla kaygı yaratan durumlarla başa çıkma stratejileri geliştirir. Terapinin davranışsal tedavi kısmında ise fobinin üstüne gitme, bununla ilgili seans sırasında rol oynama, pekiştirme gibi alıştırmalar yapılır. Ayrıca gevşeme teknikleri öğretilerek kişinin kaygı doğuran durumlarda daha rahat davranması sağlanır.
Çocuklarda sosyal fobinin tedavisinde ailelere de bazı görevler düşmektedir. Öncelikle çocuklarına iyi birer model olmaları ve çocuklarıyla doğru iletişim sağlamaları gerekmektedir. Ebeveynler çocuklarının başkalarıyla iletişim kurma teşebbüslerini teşvik etmeli ve bu tarz girişimlerini ödüllendirmeliler. Ödül sistemiyle davranışın kalıcılığını arttırmış olurlar.