Televizyon ve internet günümüzde yetişkinle çocuk arasındaki etkileşimi temelden etkilemiştir . Çocukların sahip olduğu merak duygusu ve yetişkinlerin deneyimi, arada kurulan iletişimin güç kaynağıyken günümüzde çocuklar merak duygularını internet üzerinden elde ettikleri bilgilerle gidermeye çalışabilmektedirler. Eski kuşakların sözlü tarih aktarımı, artık tarihte kalmaya mahkûm bir gelenek gibi görünmektedir. Günümüzde ise medya kahramanlarının da çocuk dünyasında birer aktör olarak yer aldığını; belki de anne-babalardan daha etkili modeller teşkil ettiğini iddia etmek bir abartı olmayacaktır.
KAYBOLAN ÇOCUKLUK
Televizyon aracılığı ile çocukların, yetişkin dünyasına ait parasal, toplumsal ve cinsel ilişkilere, kavga, çatışma ve şiddet olaylarına, hastalık ve ölümle ilgili ‘sırlar’a maruz kaldığına, bunun ise çocukluğun yok oluşu anlamına geldiğine işaret eder. Öte yandan televizyon haberlerinde ve dizilerde tanık olduğumuz olaylar ve kavramlar, çocuk dünyasına girmesi uygun görülmeyen yetişkin ilişkilerini aksettirmektedir. Çocukluğun yitirilmesinde televizyon tek başına bir aktör değildir. Tüketim toplumu içinde çocukluk ile yetişkinlik arasındaki ayırıcı çizgi hızla aşınmakta ve çocukluğun kendisi de hızla tükenmektedir. Ayrıca birbirine benzeme, marka tutkusunun yaygınlaşması, çocuk oyunlarının giderek yitmesi, sürekli can sıkıntısı halinin kalıcılaşması, çocukluğun tüketim kültürü içinde yeniden biçimlenmesinin, yitirilişinin işaretleri olarak alınabilir.
NE YAPALIM
Bırakın çocuklar evde bari kırsın, döksün, batırsın, kirletsin, kirlensin...
Çocuklarımız ve onların gelecekleri eşyalardan daha kıymetli. Nasıl olsa 10 yıl sonra eşyalar zaten değişecek ama çocuklarımızın geleceğini değiştirme zamanı bir daha olmayacak.
Bırakın oynasınlar, eğlensinler! Mutlaka öğrenirler merak etmeyin!
Kendilerini, çevrelerini, diğer canlıları keşfetme şansı verelim!
Yanlış yapma fırsatı verelim!
Sokağa çıksınlar, üşüsünler, hasta olsunlar!
Sanal alemden çıkaralım onları gerçek hayatın içinde olsunlar!