Büyük adamları büyük milletler yetiştirir. Tarihi büyük adamdan yoksun olan bir millet fakir bir millettir. Kökünü tarihin derinliklerinden alan yüce Türk Milleti’nin yetiştirmiş olduğu en son büyük adam Atatürk’tür.
Atatürk’ün yakın arkadaşlarından Kılıç Ali’nin açıklamalarına göre 6, “Atatürk’ün hayatı incelenecek olursa görülür ki, gençliğinden, okul hayatından itibaren çok canlı ve hareketli bir yaşayış tarzı vardı. Nerede ve ne rütbede olursa olsun, onu daima bir baş olarak görürüz. Nereye gitse, hangi mecliste bulunsa, onun derhal bu meclislerin, bu toplantıların reisi olduğu görülür. Hatta genç bir erkânı harp subayı olarak emrinde bulunduğu komutanların dahi çok defalar ona boyun eğdiklerine şahit oluyoruz. ”20 Temmuz 1922’de Gazi Mustafa Kemal, T. B. M. Meclisi’nden Başkomutanlık yetkisinin tekrar uzatılması kararını aldıktan sonra, son hazırlıkları bir defa daha gözden geçirmek üzere, o sırada kendisini ziyaret için Konya’ya kadar gelmiş olan İngiliz Generali Towshend’le görüşmek bahanesiyle 21 Temmuz 1922’de Ankara’dan ayrıldı. Önce Akşehir’de bulunan Cephe Genel Karargahı’na uğradı. Taarruz hazırlık planını ismet Paşa ile görüştükten sonra bir defa da Genelkurmay Başkanı ile birlikte incelemek üzere ayrıldı. 24 Temmuz’da Konya’da General Towshend’i kabul etti.
Birinci Cihan Savaşı’nın bu ünlü Generali, Mustafa Kemal’le yaptığı görüşmeden sonra büyük bir hayranlıkla kendisinden ayrılmış ve “Ben şimdiye kadar 15 hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmî konuşma yaptım. Mustafa Kemal’de büyük bir ruh kudretinin esrarı var” diyerek onun müstesna kişiliğinin ne kadar büyüsü altında kaldığını samimi sözlerle belirtmiştir.7Türk Orduları 1922’de Yunan Ordularını Akdeniz’e dökünce İngiltere Parlamentosu büyük bir toplantı yaptı. Lordlar Kamarası ile Avam Kamarası’nda heyecanlı bir sahne yaşanmıştır. Celse açılınca İngiliz işçi Partisi lideri Macdonald kürsüye gelerek şöyle seslenir :“- Nerede Başvekil Lloyd George? Bize ne söz verdi, netice ne oldu? Hazineden büyük paralar alıp bizi boş yere masraflara soktu. Hani Boğazlar bizim olacak, Anadolu taksim olunacaktı? Heyhat, hiçbiri olmadı. Bunun hesabını bize versin!” Dediği zaman, Lloyd George yavaş adımlarla kürsüye geldi:“- Arkadaşlar! Asırlar pek nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dâhiyi asrımızda Türk Milleti yetiştirdi. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelir der ve kürsüden iner.
Daha sonra Başbakanlıktan istifasını verir. Yunanlı fikir adamı Thomas Vaidis’e göre, “Mustafa Kemal’in Türkiye sınırlarını aştığı ve onun eseri olan yeni Türkiye’ye bütün dünyanın gözlerini büyük bir dikkatle çevirmiş olduğu kabul edilen bir gerçektir. Pek çokları bu husustan, yani yeni Türkiye’nin Mustafa Kemal’in eseri olduğundan şüphe etmeye hazırdırlar. Belki hakları da vardır. Bu, olaylara dar, ya da geniş açıdan bakma meselesidir. Ama şüphe edilemeyecek bir şey varsa o da, yanlış şekilde açıklanamayacak ve yalanlanamayacak olan direnme fikrinin Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe lâyık olduğu anlayışının, güçlü ve dostlarının saygı gösterdiği, düşmanlarının da korktuğu Türkiye’nin, geçmişten kalma her şeyle bağını koparmış Türkiye’nin kurulması fikrinin, Mustafa Kemal’in ruhunda doğduğu, onun zekâsı ile işlendiği ve onun elleriyle gerçekleştirildiğidir.
Atatürk’ün üstün kişiliği hakkında daha pek çok devlet adamı ve fikir adamının görüşü mevcuttur. Bunların hepsine burada temas etme imkanımız, mevcut değildir. Sonuç olarak, Atatürk’ün büyük bir devlet adamı olduğu yerli ve yabancı birçok düşünür ve bilim adamınca kabul edildiği gibi, büyük devlet adamlarınca da tasdik edilmiştir.