Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Şükrü Çekinmez
Köşe Yazarı
Şükrü Çekinmez
 

Adalet yolcuları

Önce Cem Uzan’ın mal varlığına el koydular. Böylece denetleyebilecekleri bankaları, bir TV kanalı, radyo ve bir gazete vardı kullanabilecekleri. Giderek yandaş işadamlarına kredi verdiler, satışa çıkarılan gazete, TV, radyo ne varsa satın aldılar. Bu yayın organları çevresinde yıkama yağlamacı, köşe dönücü kim varsa toplandılar. Sineğin pekmeze üşüştüğü gibi üşüştüler. Paralarının nerden geldiği belirsiz bir çok yazar-çizer, yorumcu, stratejik araştırma uzmanı, kamu oyu araştırmacısı vb. adı altında bir sürü çıkarcı, yeni türediler mantar biter gibi ürediler. Her yeri ayrık otları gibi sardılar. Bu arada kumpas üstüne kumpaslar düzenlediler. Bavullar dolusu sahte belgelerle ordumuzun subayları,aydınlarımız, içeri tıkıldılar. Bu davaların savcısıyım, dedi o zamanların başbakanı. Şimdiki anlı şanlı Reis-ül Muktedir. Islak imza, kuru imza dediler, tutukladılar. İlkönce İstanbul Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında bir kaç silah ve el bombası buldular. “Ergenekon Terör Örgütü’nün silahları dediler bulunanlara. Bir emekli subayı yönetici olarak tutukladılar önce. Sonra bağlantılı olarak Ergenekon’un kasası dediler Kuddusi Okkır’ı tutukladılar. Bu adamcağızın hapisten ölüsü çıkacaktı ve belediye yardımı ile gömülecekti, nasıl kasa ise.Bir birini hiç tanımayan bir çok aydın, siyasetçi, subaylar, emekliler ve yazarlar bir çok insan içeri tıkıldılar. Bazı yandaş yazarlar hedef gösteriyor,sonra Fetullahçı polisler hedef gösterilenleri sorgulamak için evinden alıyorlar, hepsi tutuklanıyorlardı. Alper Görmüş adında biri Nokta dergisinde Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek’in Darbe Günlükleri adlı anılarını yayınlamaya başladı. Bunun üzerine Balyoz Davası denilen ordumuzu çökertme kumpası başlatıldı. Çeşitli kışlalara baskınlar yapıldı. Emekli subaylar, çalışmakta olan bir çok subay içeri tıkılıyordu.  Bir yandan bunlarla ilgili suç belgeleri yayınlanıyor, televizyonlarda kariyeri karizması olmayan bir çok sözde gazeteci bu yangına odun taşıyorlardı. Öyle ki olana bitene karşı çıkanların sesi pek duyulmuyordu. Öte yandan bazı subayların evlerinden krokiler bulunuyor. Bu krokilerde gösterilen yerler kazılıyor, her yerden silahlar bulunuyordu. En çok silâhın Ankara’da( Zir Vadisi) ve İstanbul’da (Poyrazköy” bulunduğunu anımsamanız gerekir. Ülkemizde Genelkurmay Başkanı’nın “ terör örgütü kurmak” suçundan tutuklandığını da anımsarız elbette. 12 Haziran 2010 referandumu ile anayasanın 27 maddesini değiştirdiler bu arada. Fetullah Gülen Pensilvanya’dan seslenmiş. “Ölüler bile gelip oy kullanabilseler keşke” demişti. Bu dönemin tutuklularından Mustafa Balbay,Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, Engin Alan milletvekili seçildiler 2011 seçimlerinde. Salıverilmediler . Tüm bunlar olurken ülkeyi yönetenler bu adaletsizlikleri destekliyor, “ Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyor. Bu haksız tutuklamaları yapan savcılardan birine o günlerin başbakanı zırhlı aracını vermişti. O savcı ilk görev yeri olan yerde vatandaştan alınan faks paralarını iç etmişti. Aynı yerde aracına aldığı benzin paralarını ödemediği için benzinci tarafından bir lokalde iki saat rehin alınmış. Neyse ki kaymakamın devreye girmesiyle benzincinin elinden kurtulmuştu. Düzgün biri olsa bu kadar haksızlığı yapabilir miydi? Bu arada 2007 de başlayan kumpaslarla tutuklananlar iktidarın doğal ortağının gerçek yüzü ortaya çıkana kadar içerde yattılar. 2013 yılında iktidar ve ortağı arasında anlaşmazlık çıktı. Devleti bölüşemediler. İktidarın PDY ( Parelel Devlet Yapısı) dediği FETÖ yandaşları Rıza Zarrab’ın verdiği rüşvetler üzerinden ortağı iktidarı vurmayı denediler ortalık karıştı. Ses kasetleri, ayakkabı kutularına konmuş paralar ortalığa saçıldı birdenbire. Bu kavganın sonunda iktidar devlet içinde FETÖ’cü avına girişti. Sonunda kumpas davaları birer birer çöktü. Tutuklular salıverildiler. En son Ergenekon Davası’daçöktü. Haksız ve hukuksuz olarak yıllarca hapis yattı insanlar. Geçenlerde yazar Ergün Poyraz kendisi paylaşmış. Tam 6 yıl 9 ay yatmış içerde. FETÖ’nün iktidarla ortaklığı sona ermişti. Sonunda 15. Temmuz. 2016 da bir kalkışma denediler. Ordu içindeki Atatürkçü subayların olayın dışında kalması üzerine bu hareket başarısızlıkla sonuçlandı.  Bu darbe ile ilgili bir çok karanlık nokta aydınlatılamamıştır. Aylarca süren olağan üstü hal ile ülkemizde darbeci avına çıkıldı. Bu arada iktidarın üst kademelerindeki Fetullahçı olarak bilinen bir çok kimsenin kılına dokunul(a)madı. Topbaş’ın ve Arınç’ın damatları önce tutuklandı, sonra salıverildi. Arkası güçlü olmayan bir sürü insan tutuklandı ya da görevden alındı. Bu durum kamu vicdanında derin yaralar oluşturdu. Haksız , hukuksuz yere birçok insan işinden,ekmeğinden oldu.  Yeni iş bulmalarına engel olundu.Tutuklanan bazı kişilerin mal ve paralarına el konuldu. Aramalarda üzerinden 1. dolar, çıkan, Bankasya’da parası olan, Aktifsen adlı sendika üyesi olanlar ve bylockproğramı kullananlar örgüt üyesi olarak tutuklandılar. Günümüzde kumpas davalarına bakan bir çok savcı ve yargıç tutuklanmış, yargılanıyorlar. Bir zamanlar suçsuz, günahsız insanlara çok gördükleri hukuk kuralları onlara gerekli.  Ama iktidar partisindeki Fetullah Gülen ile boy boy fotoğrafı olanlar, onu öve öve göklere çıkaranlardan hiç birine zarar gelmedi. FETÖ’nün siyasi ayağı biliniyor, hesap soran yok. Savcılar, muhalifler hakkında dava açma, tutuklama da çok çabuk davranıyorlar nedense. Ama suçlu iktidar yanlısı ise sorgusu yapılıp salıveriliyor. Siyasi ayak diye CHP’den ve İyi Partiden FETÖ’cü çıkarmaya çalışıyorlar. Önce Umut Oran’la denediler. Sonra Enis Berberoğlu ile denediler. Meral Akşener’le deniyorlar. Eren Erdem üzerinden CHP’ye gelmek istiyorlar. İktidar, ortağından öğrendiği ne kadar kumpas varsa kullanıyor. Hukuk tanımaz FETÖ’cüler, hukuka nasıl muhtaç oldularsa. İktidar da yok ettiği hukuk kurallarına muhtaç olacaktır, unutulmasın. Bu gün İstanbul Maltepe’de yapılan o görkemli Adalet Mitingi’nin üçüncü yıldönümü. O şanlı mitinge ben de katılmıştım. O gece otobüsle eve dönerken bir mola yerinde şöyle bir anons yapılıyordu. “İstanbul yönünden gelip Aydın yönüne gidecek ADALET YOLCULARI otobüsünüz kalkmak üzeredir." Tarihe tanıklık ediyorduk sanki. Böyle bir anons ilk kez yapılıyordu. Belki bir daha hiç yapılmayacaktı. Ülkemiz önümüzdeki yıllarda çağdaş ve evrensel hukuk kurallarına kavuşacaktır. Umudumuz ve isteğimiz olsun yeter ki. Son söz olarak, hukuk herkes için gereklidir. Herkesin hukukunu savunalım. Savunalım ki bize gerekli olduğunda hukuktan yararlanalım.
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2020 - Pazartesi

Adalet yolcuları

Önce Cem Uzan’ın mal varlığına el koydular. Böylece denetleyebilecekleri bankaları, bir TV kanalı, radyo ve bir gazete vardı kullanabilecekleri. Giderek yandaş işadamlarına kredi verdiler, satışa çıkarılan gazete, TV, radyo ne varsa satın aldılar.

Bu yayın organları çevresinde yıkama yağlamacı, köşe dönücü kim varsa toplandılar. Sineğin pekmeze üşüştüğü gibi üşüştüler.

Paralarının nerden geldiği belirsiz

bir çok yazar-çizer, yorumcu, stratejik araştırma uzmanı, kamu oyu araştırmacısı vb. adı altında bir sürü çıkarcı, yeni türediler mantar biter gibi ürediler. Her yeri ayrık otları gibi sardılar.

Bu arada kumpas üstüne kumpaslar düzenlediler. Bavullar dolusu sahte belgelerle ordumuzun subayları,aydınlarımız, içeri tıkıldılar. Bu davaların savcısıyım, dedi o zamanların başbakanı. Şimdiki anlı şanlı Reis-ül Muktedir.

Islak imza, kuru imza dediler, tutukladılar. İlkönce İstanbul Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında bir kaç silah ve el bombası buldular. “Ergenekon Terör Örgütü’nün silahları dediler bulunanlara. Bir emekli subayı yönetici olarak tutukladılar önce. Sonra bağlantılı olarak Ergenekon’un kasası dediler Kuddusi Okkır’ı tutukladılar. Bu adamcağızın hapisten ölüsü çıkacaktı ve belediye yardımı ile gömülecekti, nasıl kasa ise.Bir birini hiç tanımayan bir çok aydın, siyasetçi, subaylar, emekliler ve yazarlar bir çok insan içeri tıkıldılar. Bazı yandaş yazarlar hedef gösteriyor,sonra Fetullahçı polisler hedef gösterilenleri sorgulamak için evinden alıyorlar, hepsi tutuklanıyorlardı.

Alper Görmüş adında biri Nokta dergisinde Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek’in Darbe Günlükleri adlı anılarını yayınlamaya başladı. Bunun üzerine Balyoz Davası denilen ordumuzu çökertme kumpası başlatıldı. Çeşitli kışlalara baskınlar yapıldı. Emekli subaylar, çalışmakta olan bir çok subay içeri tıkılıyordu.  Bir yandan bunlarla ilgili suç belgeleri yayınlanıyor, televizyonlarda kariyeri karizması olmayan bir çok sözde gazeteci bu yangına odun taşıyorlardı. Öyle ki olana bitene karşı çıkanların sesi pek duyulmuyordu.

Öte yandan bazı subayların evlerinden krokiler bulunuyor. Bu krokilerde gösterilen yerler kazılıyor, her yerden silahlar bulunuyordu. En çok silâhın Ankara’da( Zir Vadisi) ve İstanbul’da (Poyrazköy” bulunduğunu anımsamanız gerekir. Ülkemizde Genelkurmay Başkanı’nın “ terör örgütü kurmak” suçundan tutuklandığını da anımsarız elbette.

12 Haziran 2010 referandumu ile anayasanın 27 maddesini değiştirdiler bu arada. Fetullah Gülen Pensilvanya’dan seslenmiş.

“Ölüler bile gelip oy kullanabilseler keşke” demişti.

Bu dönemin tutuklularından Mustafa Balbay,Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, Engin Alan milletvekili seçildiler 2011 seçimlerinde. Salıverilmediler .

Tüm bunlar olurken ülkeyi yönetenler bu adaletsizlikleri destekliyor, “ Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyor.

Bu haksız tutuklamaları yapan savcılardan birine o günlerin başbakanı zırhlı aracını vermişti.

O savcı ilk görev yeri olan yerde vatandaştan alınan faks paralarını iç etmişti. Aynı yerde aracına aldığı benzin paralarını ödemediği için benzinci tarafından bir lokalde iki saat rehin alınmış. Neyse ki kaymakamın devreye girmesiyle benzincinin elinden kurtulmuştu.

Düzgün biri olsa bu kadar haksızlığı yapabilir miydi?

Bu arada 2007 de başlayan kumpaslarla tutuklananlar iktidarın doğal ortağının gerçek yüzü ortaya çıkana kadar içerde yattılar. 2013 yılında iktidar ve ortağı arasında anlaşmazlık çıktı.

Devleti bölüşemediler. İktidarın

PDY ( Parelel Devlet Yapısı) dediği FETÖ yandaşları Rıza Zarrab’ın verdiği rüşvetler üzerinden ortağı iktidarı vurmayı denediler ortalık karıştı. Ses kasetleri, ayakkabı kutularına konmuş paralar ortalığa saçıldı birdenbire.

Bu kavganın sonunda iktidar devlet içinde FETÖ’cü avına girişti.

Sonunda kumpas davaları birer birer çöktü. Tutuklular salıverildiler. En son Ergenekon Davası’daçöktü. Haksız ve hukuksuz olarak yıllarca hapis yattı insanlar. Geçenlerde yazar Ergün Poyraz kendisi paylaşmış.

Tam 6 yıl 9 ay yatmış içerde.

FETÖ’nün iktidarla ortaklığı sona ermişti. Sonunda 15. Temmuz. 2016 da bir kalkışma denediler.

Ordu içindeki Atatürkçü subayların olayın dışında kalması üzerine bu hareket başarısızlıkla sonuçlandı.  Bu darbe ile ilgili bir çok karanlık nokta aydınlatılamamıştır.

Aylarca süren olağan üstü hal ile ülkemizde darbeci avına çıkıldı. Bu arada iktidarın üst kademelerindeki Fetullahçı olarak bilinen bir çok kimsenin kılına dokunul(a)madı. Topbaş’ın ve Arınç’ın damatları önce tutuklandı, sonra salıverildi. Arkası güçlü olmayan bir sürü insan tutuklandı ya da görevden alındı. Bu durum kamu vicdanında derin yaralar oluşturdu. Haksız , hukuksuz yere birçok insan işinden,ekmeğinden oldu.  Yeni iş bulmalarına engel olundu.Tutuklanan bazı kişilerin mal ve paralarına el konuldu.

Aramalarda üzerinden 1. dolar, çıkan, Bankasya’da parası olan, Aktifsen adlı sendika üyesi olanlar ve bylockproğramı kullananlar örgüt üyesi olarak tutuklandılar.

Günümüzde kumpas davalarına bakan bir çok savcı ve yargıç tutuklanmış, yargılanıyorlar. Bir zamanlar suçsuz, günahsız insanlara çok gördükleri hukuk kuralları onlara gerekli.

 Ama iktidar partisindeki Fetullah Gülen ile boy boy fotoğrafı olanlar, onu öve öve göklere çıkaranlardan hiç birine zarar gelmedi. FETÖ’nün siyasi ayağı biliniyor, hesap soran yok.

Savcılar, muhalifler hakkında dava açma, tutuklama da çok çabuk davranıyorlar nedense. Ama suçlu iktidar yanlısı ise sorgusu yapılıp salıveriliyor.

Siyasi ayak diye CHP’den ve İyi Partiden FETÖ’cü çıkarmaya çalışıyorlar. Önce Umut Oran’la denediler. Sonra Enis Berberoğlu ile denediler. Meral Akşener’le deniyorlar. Eren Erdem üzerinden CHP’ye gelmek istiyorlar. İktidar, ortağından öğrendiği ne kadar kumpas varsa kullanıyor. Hukuk tanımaz FETÖ’cüler, hukuka nasıl muhtaç oldularsa. İktidar da yok ettiği hukuk kurallarına muhtaç olacaktır, unutulmasın.

Bu gün İstanbul Maltepe’de yapılan o görkemli Adalet Mitingi’nin üçüncü yıldönümü.

O şanlı mitinge ben de katılmıştım.

O gece otobüsle eve dönerken bir mola yerinde şöyle bir anons yapılıyordu. “İstanbul yönünden gelip Aydın yönüne gidecek ADALET YOLCULARI otobüsünüz kalkmak üzeredir."

Tarihe tanıklık ediyorduk sanki.

Böyle bir anons ilk kez yapılıyordu. Belki bir daha hiç yapılmayacaktı.

Ülkemiz önümüzdeki yıllarda çağdaş ve evrensel hukuk kurallarına kavuşacaktır. Umudumuz ve isteğimiz olsun yeter ki. Son söz olarak, hukuk herkes için gereklidir. Herkesin hukukunu savunalım. Savunalım ki bize gerekli olduğunda hukuktan yararlanalım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.