Devletin Memuru bu ülkenin vatandaşı da, diğer insanlar bu ülkenin vatandaşı değil mi?
Bu ülkede memurlar, vatandaşa karşı kanunla korunurlar…
Memurlar kendi görevleri ile ilgili işlem ve eylemlerinden dolayı, her ne kadar sorumlu gözüküyor olsalar da, bu sorumluklarını yerine getirmedikleri takdirde mağdur olan vatandaş ile eşit şartlarda kanun önüne çıkamazlar…
Bir firmaya bir başka firmadan, ödeme emri gönderilir... Bu ödeme emrinin borçlu firmaya tebliğ edilmeden bir geçerliliği olmaz. Tebligatı yapacak olan postacı elindeki ödeme emrini borçluya tebliğ etmez, Gerekçesi ise borçlunun adresinde bulunamadığı gerekçesidir...
Oysa borçlu adresi 5-7 yıldır faaliyette olan, pek çok sigortalı çalışanı olan bir iş yeridir. Bulunamaması mümkün değildir. Postacı işgüzarlık yapar ve elindeki ödeme emrini muhtara götürür... Muhtarın kayıtlarına girmez ve muhtarın da bu evraktan haberi olmaz. Kayıtlara girmeyen evrak, muhtarın kaşesi ile postacı tarafından Borçlu Bulunamadı kaşesi ile kaşelenir ve iade edilir.
Böyle bir ödeme emri gönderildiğini bir şekilde öğrenen borçlu, hemen itiraz etmek ister ama itiraz süresi geçmiştir... İcra mahkemesinde dava açar... Borcu olmadığı gerekçesi ile itirazını icra dairesine de yapar bir şekilde icra işlemi durur...
Bunun üzerine Borçlu cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunur.. Hem muhtar hakkında hem de postacı hakkında... Muhtarın kaşesi postacıdadır ve muhtar bunu bilerek verdiğini söyler...
Postacı ise yeri değişmesi olanaksız olan, esnaf ve sanatkârlar odasına da kayıtlı olan iş yerinin adresinin bulunamadığı savunması içerisindedir.
Savcılık soruşturma izni için kaymakamlıktan izin ister... (Muhtar ve postacı kamu görevlisi statüsünde olduğundan) ancak kaymakamlık soruşturma izni vermez ve gerekçe de işlemin sübuta ermediği gerekçesidir… Bir eylem başka türlü nasıl sübuta erer? Sonuç savcılık soruşturma yapamaz postacı ve Muhtar keyfi işlemlerine devam eder.
“O, o demek değil mantığı devam eder gider...