Rıdvan Eşin
Esnaf Odaları Bidliği
Le Pain
Salih Demir
Köşe Yazarı
Salih Demir
 

İT, KAĞNININ GÖLGESİNDE GEZERMİŞ

Cevabımdır... Gerek CHP içindeki duruşum nedeniyle, gerekse CEMEVİ’nde Alevilik inancını zedeleyen, üyeleri yok sayan, CEMEVİ’ni kirli amaçlarının aracı yapmaya çalışan yönetime karşı tavrım nedeniyle hakkımda ileri geri pek çok şey konuşuluyor, konuşulacak da… Hiç mahsuru yok. İçim şöyle rahat: Kim ne söylerse söylesin hiç kimse benim haram yediğimi, herhangi bir kimsenin namusuna göz diktiğimi, parti içinde veya Cemevi’nde herhangi bir çıkar ilişkisine girdiğimi asla söyleyemez. Bunun aksi kanıtlansın işimi gücümü bırakıp Didim’i terk etmek bir yana hayattan bile çekilirim. Çünkü onurlu şekilde yaşanmayan bir hayat yaşamaya değmez. Parti içindeki ağalığa, tepeden inmeciliğe, sağcılaşma ve faşizan uygulamalara karşı çıktığım doğrudur. Bu yüzden partimden koparmaya, beni oradan sökmeye çalıştılar ama yetmedi. Cemevi’nde 1300 üyenin 1000’i dışarıda bırakılarak yapılmak istenen seçimin ertelenmesinde de payım var.  Bulunduğum hiçbir yerde kimseye yağ çekerek yaşamadığımı, kimseye sülük gibi yaşamadığımı, toplumun vicdanı olmaya çalıştığım mücadelelerde, bir çıkar peşinde koşmadığımı, bir mevki edinmek için çabalamadığımı zaten beni tanıyan herkes bilir. Bilecek de… Kimileri onursuzluğun, haksızlığın, hukuksuzluğun, adil olmayan tutumların karşısında Donkişot gibi davrandığımı söylüyor. Buna da itirazım olmaz. Kimse benden kolayı seçmemi de beklemesin. Biliyorum ki iyiler yenilse bile düştüğü yerden kalkar mücadeleye devam ederler. Ama kötüler yıkıldı mı bir daha asla toparlanamazlar. Bunu Tayyip’in topluma açtığı tek savaştan anlıyoruz. Kan dökerek, kaygı ve korku yaratarak iktidarını koruma çabasından anlıyoruz. Çünkü Bunu Didim CHP ilçe yönetiminde yerinin korumak isteyen veya orayı ele geçirerek gelişi güzel emellerine ulaşmak isteyen bazı kesimlerin tutumunda ve içine düştükleri panik depresif tutumlarından da görüyoruz... Açıkçası hepsinin hallerine acıyorum. Didim’deki bazı çevreler, yerel yönetim öncesi bir dönem Mümin Kamacı’ya karşı olduğum halde daha sonra Mümin Kamacı’yı desteklediğimi söyleyerek kendilerince hakkımda bir karalama kampanyası yürütüyorlar. Sökmez. Evet, ben o dönem aday adaylarından birisinin ekibindeydim. Doğru da buluyordum. Ama CHP genel merkezi hiçbir aday adayını aday olarak göstermedi. Onun yerine MHP’li birini dayattı. Ben bu dayatmanın karşısında tavır koydum.  Şurası da çok açık ki çevresindeki bazı kişilerden ötürü Mümin Kamacı’yı da eleştirdim. Onlara güvenmekle hata yaptığını, onların kendisini ilk fırsatta satacağını yeri geldiğinde Mümin Kamacı’nın yüzüne karşı da söyledim. Kaldı ki eleştiri ihanet değil.  Bugün ortaya çıkan gelişmeler göz önünde bulundurulursa bana hak vereceğinizden yüzde yüz eminim. Çünkü nihayet bu konuda da hayat beni doğruladı. Yıllardır Mümin Kamacı’nın kapısında yallanan, gölgesinde geçinen ve düştü diye harekete geçen fırsatçılar, yani bir zamanlar o gölgeden çıkmayı göze alamayanlar şimdi harekete geçtiler. Unutmamak gerekir ki bu da onların aklı değil. Böl, parçala yönetçiler, çevrelerindeki zayıf halkaları bildikleri için onların ağzına bir parmak bal sürmüşlerdir. Bana kalırsa meydana çıkan bu durum Didim’in de, Mümin Kamacı’nın da hayrına olmuştur. Bunlar aslında uzun hikâye. Ama bütün bunların yanında şunun kesinlikle bilinmesi lazım: Parti içinde Deniz Atabay’ın güdümündeki mevcut sağcı ilçe yönetimine, onların sol, sosyal demokrat ve adil olmayan tutumlarına karşıyım, karşı olacağım... Belediyeyi ne yapıp yapıp yeniden CHP’lileştirmek lazım. Bunun yolu ilçe yönetimini onu güdümünden kurtarmak lazım. Belediye ile nasıl ve hangi karanlık ilişkiler çevirdiği meçhul Cemevi'nin mevcut yönetimine karşı sürdürdüğüm mücadeleyi de zaten biliyorsunuz. Bana deniyor ki “sen bu işlerden uzak dur. Adamlar tehlikeli. Didim belediyesinde de, Cemevi’nde de ciddi çıkar hesapları var.  Çıkarlarını bozacağın anlaşıldığı an sana zarar verirler.” Ben de diyorum ki “sen yanmasan / ben yanmasam / nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.” Tamam, da diyorlar yine de sen aday olma.” Yine de diyorum ki, ben namussuzluk yaptım mı? Haram yedim mi? Didim’in yağmalanmasına sebep olacak projelerin altında imzam mı var? Öyleleriyle herhangi bir çıkar ilişkisine girdiğimi söyleyebilir misiniz? Cemevi’ni ve Aleviliği kullanarak arsa mı sattım, Cemevi’ni değmez adamların arpalığına mı çevirdim? Görev ne ise onu yapacağız. İnsan olmak için nerde olursak olalım; söz konusu ister belediye, ister CHP ilçe başkanlığı, ister Cemevi yönetimi olsun haramilere de, haramilerin saltanatına da karşı çıkacağız. Bunun için aday olunacaksa olacağız, aza olunacaksa aza olacağız. Çünkü kötülere ve kötülüğe karşı bir şeyler yapmalı. Bir şeyler yapmalıyız. Yazımı şu atasözüyle bitirmek istiyorum. "İT, KAĞNININ GÖLGESİNDE GEZERMİŞ, KENDİ GÖLGESİ SANARMIŞ."
Ekleme Tarihi: 24 Ağustos 2015 - Pazartesi

İT, KAĞNININ GÖLGESİNDE GEZERMİŞ

Cevabımdır...

Gerek CHP içindeki duruşum nedeniyle, gerekse CEMEVİ’nde Alevilik inancını zedeleyen, üyeleri yok sayan, CEMEVİ’ni kirli amaçlarının aracı yapmaya çalışan yönetime karşı tavrım nedeniyle hakkımda ileri geri pek çok şey konuşuluyor, konuşulacak da… Hiç mahsuru yok.

İçim şöyle rahat: Kim ne söylerse söylesin hiç kimse benim haram yediğimi, herhangi bir kimsenin namusuna göz diktiğimi, parti içinde veya Cemevi’nde herhangi bir çıkar ilişkisine girdiğimi asla söyleyemez. Bunun aksi kanıtlansın işimi gücümü bırakıp Didim’i terk etmek bir yana hayattan bile çekilirim. Çünkü onurlu şekilde yaşanmayan bir hayat yaşamaya değmez.

Parti içindeki ağalığa, tepeden inmeciliğe, sağcılaşma ve faşizan uygulamalara karşı çıktığım doğrudur. Bu yüzden partimden koparmaya, beni oradan sökmeye çalıştılar ama yetmedi. Cemevi’nde 1300 üyenin 1000’i dışarıda bırakılarak yapılmak istenen seçimin ertelenmesinde de payım var.  Bulunduğum hiçbir yerde kimseye yağ çekerek yaşamadığımı, kimseye sülük gibi yaşamadığımı, toplumun vicdanı olmaya çalıştığım mücadelelerde, bir çıkar peşinde koşmadığımı, bir mevki edinmek için çabalamadığımı zaten beni tanıyan herkes bilir. Bilecek de…

Kimileri onursuzluğun, haksızlığın, hukuksuzluğun, adil olmayan tutumların karşısında Donkişot gibi davrandığımı söylüyor. Buna da itirazım olmaz. Kimse benden kolayı seçmemi de beklemesin. Biliyorum ki iyiler yenilse bile düştüğü yerden kalkar mücadeleye devam ederler. Ama kötüler yıkıldı mı bir daha asla toparlanamazlar. Bunu Tayyip’in topluma açtığı tek savaştan anlıyoruz. Kan dökerek, kaygı ve korku yaratarak iktidarını koruma çabasından anlıyoruz. Çünkü Bunu Didim CHP ilçe yönetiminde yerinin korumak isteyen veya orayı ele geçirerek gelişi güzel emellerine ulaşmak isteyen bazı kesimlerin tutumunda ve içine düştükleri panik depresif tutumlarından da görüyoruz... Açıkçası hepsinin hallerine acıyorum.

Didim’deki bazı çevreler, yerel yönetim öncesi bir dönem Mümin Kamacı’ya karşı olduğum halde daha sonra Mümin Kamacı’yı desteklediğimi söyleyerek kendilerince hakkımda bir karalama kampanyası yürütüyorlar. Sökmez. Evet, ben o dönem aday adaylarından birisinin ekibindeydim. Doğru da buluyordum. Ama CHP genel merkezi hiçbir aday adayını aday olarak göstermedi. Onun yerine MHP’li birini dayattı. Ben bu dayatmanın karşısında tavır koydum. 

Şurası da çok açık ki çevresindeki bazı kişilerden ötürü Mümin Kamacı’yı da eleştirdim. Onlara güvenmekle hata yaptığını, onların kendisini ilk fırsatta satacağını yeri geldiğinde Mümin Kamacı’nın yüzüne karşı da söyledim. Kaldı ki eleştiri ihanet değil.  Bugün ortaya çıkan gelişmeler göz önünde bulundurulursa bana hak vereceğinizden yüzde yüz eminim. Çünkü nihayet bu konuda da hayat beni doğruladı. Yıllardır Mümin Kamacı’nın kapısında yallanan, gölgesinde geçinen ve düştü diye harekete geçen fırsatçılar, yani bir zamanlar o gölgeden çıkmayı göze alamayanlar şimdi harekete geçtiler. Unutmamak gerekir ki bu da onların aklı değil. Böl, parçala yönetçiler, çevrelerindeki zayıf halkaları bildikleri için onların ağzına bir parmak bal sürmüşlerdir. Bana kalırsa meydana çıkan bu durum Didim’in de, Mümin Kamacı’nın da hayrına olmuştur.

Bunlar aslında uzun hikâye. Ama bütün bunların yanında şunun kesinlikle bilinmesi lazım: Parti içinde Deniz Atabay’ın güdümündeki mevcut sağcı ilçe yönetimine, onların sol, sosyal demokrat ve adil olmayan tutumlarına karşıyım, karşı olacağım... Belediyeyi ne yapıp yapıp yeniden CHP’lileştirmek lazım. Bunun yolu ilçe yönetimini onu güdümünden kurtarmak lazım. Belediye ile nasıl ve hangi karanlık ilişkiler çevirdiği meçhul Cemevi'nin mevcut yönetimine karşı sürdürdüğüm mücadeleyi de zaten biliyorsunuz.

Bana deniyor ki “sen bu işlerden uzak dur. Adamlar tehlikeli. Didim belediyesinde de, Cemevi’nde de ciddi çıkar hesapları var.  Çıkarlarını bozacağın anlaşıldığı an sana zarar verirler.” Ben de diyorum ki “sen yanmasan / ben yanmasam / nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.” Tamam, da diyorlar yine de sen aday olma.” Yine de diyorum ki, ben namussuzluk yaptım mı? Haram yedim mi? Didim’in yağmalanmasına sebep olacak projelerin altında imzam mı var? Öyleleriyle herhangi bir çıkar ilişkisine girdiğimi söyleyebilir misiniz? Cemevi’ni ve Aleviliği kullanarak arsa mı sattım, Cemevi’ni değmez adamların arpalığına mı çevirdim?

Görev ne ise onu yapacağız. İnsan olmak için nerde olursak olalım; söz konusu ister belediye, ister CHP ilçe başkanlığı, ister Cemevi yönetimi olsun haramilere de, haramilerin saltanatına da karşı çıkacağız.

Bunun için aday olunacaksa olacağız, aza olunacaksa aza olacağız. Çünkü kötülere ve kötülüğe karşı bir şeyler yapmalı. Bir şeyler yapmalıyız.

Yazımı şu atasözüyle bitirmek istiyorum. "İT, KAĞNININ GÖLGESİNDE GEZERMİŞ, KENDİ GÖLGESİ SANARMIŞ."

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve aydinyeniufuk.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.