Türkiye seçim yapalı iki aya yaklaştı, AKP iktidardan düştü , yeni bir hükümet kurulması gerekirken, AKP Hükümeti aynen devam ediyor. Tek başına hükümet olmak için erken secim senaryoları sahneye konmaya başlandı.
Davutoğlu’nun açıklamalarında; “Türkiye 7 Haziran’da demokratik bir seçim yaşamıştır. Tam bu ortamda hükümet görüşmeleri sürerken nereden talimat aldıkları belli üç Terör örgütü birden harekete geçirilmiştir.
Suruç katliamı Türkiye ve Türk demokrasisine yönelikti. Bunun faili DEAŞ’tı(IŞİD). Bunun bahane ederek kaos çıkarmaya çalışan PKK’ydı. Demokrasi ve özgürlük alanları korunacaktır.
7 Haziran’dan bu yana 121 silahlı saldırı, 15 adam kaçırma gibi 281 terör eylemi yapılmıştır” diye ifade etti.
Ahmet Davutoğlu’nun, çözüm süreci hakkındaki “Bırakın ülkeyi terk etmeyi gittikçe silahlanarak çözüm sürecini istismar eden bir yola girdiler. Bu unsurlar bir taraftan baskıları artırarak demokratik seçimlere müdahale etmeye cüret gösterdiler diğer taraftan Suriye’deki süreci kullanarak farklı üsluba yöneldiler.” ifadesi dikkat çekti
Son 13 yılda Türkiye din siyasetiyle, dinin siyasete alet edilmesiyle yönetildi…Ülke tarikatlara ve cemaatlere bölündü
Bunlardan Fethullahçılar devlet içinde devlet haline geldi…İktidar ne istedilerse verdi. Devleti bölüştüler. Yargıyı bölüştüler. Polisi bölüştüler. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpas kurulmasına seyirci kaldılar.
Sonra da “saflığımıza geldi” dediler… PKK ve IŞİD içinde aldatıldık diye bilirler.
AKP milletvekili birkaç gün önce bölgesindeki durumu açıkladı:
“Buraları PKK yönetiyor. Bölgede PKK’nın mahkemeleri var. Örneğin normal mahkeme Van’da, üst mahkeme Diyarbakır’da. Onların verdiği karar geçerli oluyor. İtiraz hakkı yok… Ancak kararlar hızlı ve çabuk verildiği için halk memnun!”
IŞİD, PKK, PYD, El Kaide, El Nusra, Müslüman Kardeşler ve Özgür Suriye Ordusu dahil hepsi dört dörtlük terör örgütüdür. Bunlar katliamlar yapmışlardır, insanlık suçu işlemişlerdir ve devam etmektedirler
Çözüm süreci ve Suriye olaylarının tırmandığı günden bu yana ülkenin önemli bir bölümü yönetilemez oldu. Doğu’da ve Güneydoğu’da devletin çekildiği yerlere PKK/KCK güçleri doldurdu, Güneyi ise IŞİD ve benzeri yapılar istila etti.
Ayn el-Arab'ı (Kobane) yeniden inşa etmek isteyen yüzlerce genç toplanıyor. Çocuk” gibi, “oyuncak” gibi, “kitap” gibi, “kütüphane” gibi, “sağlık” gibi duygusal ve insani motiflere sığınan gençler ,Suruç a geliyorlar ,Her eylemde başrolde olan HDP yönetici ve millet vekillerinin hiç biri yanlarında olmuyor, dikkat çekici değil mi?
Ve bomba patlıyor 32 masum genç hayatının baharında hayata veda ediyorlar. sizce bu katliamın sorumlusu ,sorumluları kim? Bunca genç neden öldü. Anaları neden ağlıyor?
Bu vahşetin arkasından ülkemizin başına ne çoraplar örülecek göreceğiz.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, daha iki gün önce Suruç’ta yaptığı açıklamada ;“Biz sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye yaslıyoruz ve yaslamaya da devam edeceğiz.” demişti? bunlar ne anlama geliyor?
Bir yanda radikal İslamcı terör örgütü IŞİD, diğer yanda 32 yıldır Türkiye’nin kanını emen bölücü vahşi terör örgütü PKK…
Son günlerde terör alabildiğine tırmanmaya başladı; Suruç’ta 32 gencin parçalanarak ölmesi, Adıyaman’da bir uzman onbaşının şehit edilmesi, Ceylanpınar’da iki genç polisin şehit olması, Diyarbakır’da bir trafik polisinin şehit edilmesi, bir trafik polisinin yaralanması, Ve nihayet IŞİD teröristlerinin açtığı ateş sonucu bir astsubayımızın şehit düşmesi, iki askerimizin de yaralanması………!
Ve aniden Hükümet IŞİD ve PKK ya operasyon kararı alıyor ve uyguluyor ,operasyon için bunca insanın ölmesi mi gerekirdi? anaların ağlaması mı gerekirdi?
Türkiye’de bugün yüzlerce uyuyan hücre var ,onlarca canlı bomba serseri mayın gibi dolaşıyor.
ATATÜRK “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ve” Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir'' diye boşuna söylemedi, tek çözüm Atatürk’ün çizdiği yoldur.