23 Haziran 2016 Perşembe günü uzun zamandır süregelen ve birkaç ay önce ev ve işyeri kurşunlama olaylarına kadar dayanan Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay ve Süryani kökenli işadamı Ahmet Orak ve diğer zanlılarla ilgili olaylar nedeniyle devam eden yargılamanın ikinci celsesi yapıldı...
Belediye Başkanı A. Deniz Atabay mahkeme salonuna gelmeden yarım saat kadar önce Didim Belediyesi’nde taşeron olarak çalışan 200’e yakın işçi adeta adliyeyi abluka altına alır gibi gerek adliye bahçesini gerekse adliye koridorlarını doldurdu...
Belediye Başkanı A. deniz Atabay siyah bir minibüsle avukatları ve belediye başkan yardımcıları, CHP İlçe Başkanı ve bazı partilileri ile birlikte arabadan inerek sıkı güvenlik tedbiriyle adliyeye girdi...
Yaklaşık 2 saat 30 dakika süren duruşmanın sonucunda tutuklu bulunan sanıkların hepsi de tahliye edildi...
Belediye ile Süryani kökenli işadamı arasında devam eden mahkeme olayında, sanıkların verdiği ifadelerde polisin zorla ifade imzalattığı iddialar ön planda idi...
Eğer verilen ifadeler doğru ise bu olayla ilgili ifade alan polislerin yapmak istediği neydi...?
Acaba, bu tutumları birileriyle bağlantılımıydı?...
Belediyede taşeron işçisi olarak çalışan bu 200’e yakın işçi mesai saati içinde mahkeme salonuna ne için geldi...
Kısacası Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay’ın bence pek de fazla önemli sayılmayacak bir dava için 200’e yakın belediye imkanlarından ekmek verdiği kişilerin güya koruma adı altında böyle gövde gösterisi yapmasının bir alemi yoktu...
Siyasetçi dediğin cesur olur...
Ölüm yorganda da var urganda da der...
Gözü pek bir şekilde yoluna devam eder...
Şayet bir siyasetçi korunacaksa belediyede taşeron işçisi olarak çalışan insanlarla değil...
Devletin kolluk kuvvetleri ile korunmalıdır...
Sayın A. Deniz Atabay...
Kulağına küpe olsun...
Böyle durumlarda o garibanlardan medet bekleme...
Yarın senin verdiğin ekmekten daha fazlası veren olduğunda...
Etrafında pür dönen o kişiler...
Seni denizin derin sularına iterek...
Deniz suyunda boğulmana neden olurlar...